Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonomik krizin kamuda ve özel kesimde bütün kurum ve kuruluşları ürünlerine zam yapmaya zorladığı bir dönemde Milliyet aksine bir karar aldı.
Gazete fiyatını 150 bin liraya düşürdü.
Ekonomik koşulların fiyat artırmayı zorladığı bir ortamda Milliyet'in bu örnek ve öncü kararı, gazeteciliğin sadece ticari bir uğraş olmadığı, bir kamusal hizmet niteliği taşıdığı gerçeğinin sonucu olarak görülmelidir.
Okurun bu kararı Milliyet'i iki gün içinde birinci gazete konumuna yükseltmesi bu kararın isabetini ve okurun desteğini gösteriyor.
Ekonomik koşullar neyi dayatırsa dayatsın insanlar haber alma hakkından vazgeçmemeli. Vazgeçmek zorunda bırakılmamalı. Artık, ekmek gibi, su gibi temel gereksinimler arasında sayılan haber alma hakkı, 21. yüzyıla girdiğimiz günlerde aynı zamanda "insan hakları" arasında da sayılıyor. Haber alma hakkının ihlali Batı'da insan hakkı ihlali olarak niteleniyor.
Dünyanın, "iletişim çağı" yaşadığı toplumun, "bilgi toplumu"na dönüştüğü veya en azından bunu hedeflemesi gerektiğinin tartışılmaz bir gerçek olduğunun kabul edildiği günümüzde, insanların en kolay ulaşacağı ürün gazete olmalı...
İşte Milliyet bu gerçekten yola çıkarak, fiyat indirimine yöneldi. Sayfa sayısını, içerik zenginliğini, haber ve yorumlarını azaltmadan fiyatını azalttı.
Hedef elbette sadece fiyat indirimiyle, iyi bir gazeteyi ucuza sunmakla sınırlı değil.
Milliyet, halk gazetesi olarak bilinir. Basında güven olarak anılır. Bu temel iki özellik Milliyet'e özel sorumluluk ve işlev yüklüyor.
Ülkemizin ekonomik, sosyal ve siyasal olarak yıllardır çalkantılı süreçlerden geçiyor olması, zaman zaman gazete gündemleriyle halkın gündemini birbirinden uzaklaştırıyor. Siyasete endeksli ülkemizde Ankara'nın üst düzey gündemi, siyasi krizler, oturmamış demokrasi, çevresi tümüyle sorunlara gebe komşuluk ilişkileriyle çevrilmiş Türkiye'de, halkın gündemiyle örtüşmek her zaman kolay olmuyor.
Bu sorunlar yumağı içinde demokrasiyi geliştirmenin, halkı doğrudan siyasi ve ekonomik iktidarın denetimine getirmenin en önemli araçlarından biri kuşku yok ki, basındır.
Günümüz dünyasında gelişmiş demokrasiler, "eleştirel ekonomik vatandaş" "eleştirel siyasi vatandaş" yaratabilme sorumluluğunu basına yüklüyor. Hem ekonomi, hem siyaset, hem de sosyal olaylar ve karar mekanizmaları hakkında vatandaşı zamanında ve doğru olarak bilgilendirmenin, onun vereceği ekonomik ve siyasi kararlar için belirleyici önemde olduğunu vurguluyor.
Ve halk kesimlerinin davasını gütme, onlar adına güç merkezlerini denetleme görevi de yine basının. Basın, halktan aldığı güçle ve yine ondan aldığı meşruiyetle bu işlevini yerine getirmeli.
Türkiye'de sistemin silkelendiği, kamu gücüyle yapılan hırsızlıkların, yolsuzlukların, haksızlıkların üzerine gidildiği günlerden geçiyoruz.
Milliyet, bu günlerde hakla bütünleşerek bu sürecin kesintisiz sürdürülmesini ve temiz devlete, temiz topluma, temiz ellere ulaşılmasını istiyor.
Fiyatını indirerek daha geniş halk kitlelerine daha çabuk ulaşmak istemesinin önemli nedenlerinden biri de bu...
Bu anlayış içinde nerede demokrasiye hukuka aykırı iş veya işlem görürseniz, nerede yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık saptarsanız, nerede yardım eli bekleyen yaşlı, çocuk, güçsüz görürseniz, nerede halkın bilmesi gerektiğini düşündüğünüz durum, olay, eylem, işlem belirlerseniz Milliyet'i haberdar edin, uyarın...
Uyarın ki, haksızlığın üzerine birlikte yürüyebilelim, her haklı davayı birlikte yürütebilelim...