Washington, Genelkurmay Başkanı Myers’in, Türkiye’yi ziyaretinde, Ankara’dan Irak konusunda kesin yanıtını alarak dönmesini bekliyor.
ABD Genelkurmay Başkanı’nın, bölgeye yapacağı ziyaret ABD’nin Irak’a kuzeyden cephe açıp açamayacağına ilişkin kararında belirleyici olacak. Bu kararın oluşmasında da en önemli faktör Ankara’dan alacağı yanıt olacak.
Bu nedenle de, ABD, Türkiye üzerinde "karar ver" baskısını yoğunlaştırmış durumda.
Myers’in ziyareti öncesinde Ankara’daki tabloya bakarsak...
Siyasi otorite olarak hükümet, ABD’ye kesin yanıt verme konusunda "zaman kazanma"ya çalışıyor. Washington bu politikaya "oyalama" taktiği olarak bakıyor. Ankara, ABD’nin taleplerine ne "evet" ne de "hayır" demiş durumda. Washington, Myers’in Ankara’dan "evet" ya da "hayıröla gönderilmesini istiyor.
Bu yanıtı Myers’e, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün vermesi mümkün değil. Yanıtı siyasi otoritenin vermesi ve Org. Özkök’e de iletmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece, Myers’in, Org. Özkök’ten alacağı yanıt, "kararı siyasi otorite verir" olacak.
Hükümet ise barışı arama çabası dışında, ABD’nin askeri müdahalesi ve bu müdahaleden Türkiye’nin rolü konusunda net bir karara varmış gibi gözükmüyor. Henüz kafaların karışık olduğu gözleniyor. Nitekim, hükümetin, birbiriyle çelişki içinde görünen davranışları da bu düşünceyi besliyor. Örneğin, bir yandan ABD’nin, havaalanları ve limanlarda inceleme yapma talebine izin veren hükümet, diğer yandan Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’i 300 kişilik bir heyetle Bağdat’a gönderiyor ve Tüzmen, belinde silah savaş giysileri içindeki Taha Yasin Ramazan’la el ele kameraların karşısına çıkıyor. Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Ramazan, Tüzmen’i zor durumda bırakacak söz ve davranışlarıyla Ankara’yı da tehdit ediyor.
Askeri temaslara gelince...
Henüz siyasi karar çıkmamış olmasına karşın, Genelkurmay, savaş çıkacakmış gibi hazırlıklarını hızla tamamlıyor. Bu arada, Türk ve ABD’li subaylar harekatla ilgili müşterek planlama çalışmalarını sürdürüyor. Bunlar da hükümetin izniyle yapılıyor. Askerler ve ABD, havaalanları ve limanlarda keşif izni verilmiş olmasını Ankara’nın operasyonda yanında olacağının ve diğer taleplere de olumlu yanıt vereceğinin işareti saymak istiyor. Ancak, ikircikli ve çelişkili kararlar, Washington’un istediği sonucu çıkarmasına engel oluyor. Bu yüzden de ABD, "var mısın, yok musun karar ver" baskısını artırıyor.
Hükümet ise savaşa karşı olmakla birlikte, ABD’nin, operasyonu Türkiye’siz yapması halinde doğacak sorundan endişe ediyor. Bu endişenin başında, ABD’nin, Türkiye’siz müdahale etmesi ve istediği sonucu alması halinde, bunu Türkiye’ye fatura etmesi. Ankara’ya ekonomik ve siyasi bedel ödetmeye yönelmesi. Bir yandan Kuzey Irak’ta Türkiye’nin aleyhine gelişmelere siyasi ve askeri destek vermesi diğer yandan uluslararası finans kuruluşlarını Türkiye aleyhine çevirmesi.
Hükümeti sıkıntıya düşüren bu ikilem içinde kalmış olması.
ABD ise keşif izni verilmiş olmasının mı, yoksa Tüzmen’in Bağdat görüntülerinin mi esas alınması gerektiğinde tereddüt ediyor.
Ankara sıkıntıda. Artık açık veya kapalı karar vermesi açısından fazla zamanı kalmamış görünüyor. Sadece ABD değil Türk Genelkurmay’ı da karar bekliyor.