Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TOPLUMUN ve kurumların nabzını tutabilmek, gazetecilikte öne geçmektir. Gazetecilikte öne geçmek, toplumun ve kurumların erken uyanması demektir.
Son on gündür gündemdeki heyecanlı tartışmanın ilk işaretini 31 Ocak 1997 günü Milliyet verdi. Yavuz Donat'ın imzasını taşıyan o günkü Milliyet manşeti şöyleydi: "Köşk'e 5 görüş... Askerler Refah'ın girişimlerine karşı hassasiyetlerini Cumhurbaşkanı'na ilettiler." Taksime'e cami, türban, kurban, Ramazan mesaisi gibi konularda Refahyol'un girişimleri orduyu rahatsız etmişti.
Milliyet'in bu manşetinden sonra Türkiye'de hava değişti. Bazı DYP'li bakanlar bile uyanmaya başladılar. Koalisyonun iki kanadı birbirine girdi.
Ordunun hassasiyetini gösteren haberimiz Sincan olaylarıyla çok net bir şekilde doğrulandı. Orada bazı büyük oyunlara giren örümcek kafalı küçük adamlar, kadın gazeteciye vahşice saldıran iri yarı yobazlar, bu hassasiyeti çabuk hissettiler. Sonunda tanklar Sincan'dan geçti.
Şimdi sade vatandaşından Cumhurbaşkanı'na kadar bütün Türkiye bu hassasiyetin etkisi altında. Çünkü ortada ciddi bir durum var. Cumhurbaşkanı bile bayram mesajında, "Ben laik, demokratik cumhuriyet taraflısıyım" diye tavır koymak zorunda kalıyorsa, durum görünenden de ciddi demektir.
Biz nabız tutmaya devam edeceğiz.
Acaba liderlerimiz ne düşünüyor? Siyasi partilerin nabzı nasıl atıyor. Liderlerle görüşme turumuzu bu sorulara cevap bulmak için başlattık.
Önce CHP Genel Başkanı Sayın Baykal'ı okudunuz. Sonra ANAP Genel Başkanı Sayın Yılmaz görüşlerini Milliyet'e açıkladı. Bugün de DSP Genel Başkanı Sayın Ecevit, mevcut durumu ve olası gelişmeleri sizlere anlatıyor. Bu üç muhalefet partisinin görüşleri, yeni bir hükümet arayışının ciddi işaretlerini veriyor.
Anlaşılan önümüzdeki günler, Türkiye'nin nabzı daha hızlı atacak. Biz nabız tutmaya devam edeceğiz.
İyi bayramlar dileğiyle.