Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BAŞKENTTE tansiyon yükseldikçe siyasi ağırlık Cumhurbaşkanı ve Milli Güvenlik Kurulu'na doğru kaydı.
Başta DSP lideri Ecevit olmak üzere siyasiler, "niye" diye soruyorlar:
"Niye Meclis dururken, çözüm MGK'dan bekleniyor? Gözler niye gensoruya değil de, MGK'nın tavsiye kararına çevrili?"
Evet... Niye? Siyasi partiler esasına dayalı demokratik parlamenter sistemde bütün bunlar niye?
Niye'lerin yanıtları "sistem"de yatıyor...
Sistem siyasi partilere dayanıyor da, partilerimiz ne kadar siyasete dayanıyor?
Sistem parlamenter olmasına parlamenter de, parlamenterler ne kadar demokrasiye dayanıyor?
Önce birinci sorudan başlayalım:
Sistemin dayandığı partilerin bir siyasi kimlikleri ve bu kimliklerine uygun siyasetleri olması gerekir. Bu siyasetlerini yaşama geçirmek için iktidar olmaları gerekir.
Bu açıdan bakılınca REFAHYOL hükümetinin durumu nedir? Refah Partisi'nin siyasetini yaşama geçirmek için hükümet olduğu açık. Ama, DYP'nin siyasi amaçla hükümet olduğu söylenemez. DYP'nin hükümet ortaklığı partinin siyaseti gereği değil, liderinin "kişisel" gereğidir. Liderlerini destekleyen parlamenterlerin tavrı da, partilerinin siyaseti gereği değil, kendi "kişisel gerek"leridir.
İkinci soruya gelince...
Parlamenterler demokrasiye dayansalar, kişisel değil, siyasi tavır sergileyebilirler. Dayanmadıkları içindir ki, liderlerine tutsaktırlar. Milletvekili seçilebilme yeteneği liderinin adaylığa atamasına bağlı olan parlamenterin, siyaseten hareket etmesi mümkün değildir. Tek "siyasi" hareketleri yeniden seçilebilmek için kayıtsız şartsız lideri desteklemektir. Bu kadar bile "siyasi" davranamayanlar ise, "ticari" hareketi yeğlemektedirler. Bu çerçevede parti değiştiren parlamenterlerin de, "siyasi" davrandıkları söylenemez.
Sistem böyle olunca, bizzat parlamenter de siyasi çözümü Meclis dışında aramakta, iktidar da muhalefet de Meclis dışına kaymaktadır.
"Niye"nin yanıtı budur.