Bir kediyi bir odaya koyup kapıyı pencereyi kapattıktan sonra köşeye sıkıştırırsanız, sizi tırmalamaktan başka çaresi kalmaz...
Birey ve toplum tepkileri de böyle gelişir.
"Ödeme gücü" bu sınırı belirleyen ölçülerden biridir. Bu sınır aşılırsa bireyle birey veya bireyle devlet arasında olsun, bütün sözleşmelerden doğan edimin yerine getirilmesi olanaksız hale gelir ve sözleşme anlam taşımaz.
Türkiye, "ödeme gücü" ölçüsünü zorlayan birçok örneğin yaşandığı bir ülke...
Son olarak doğalgaz fiyatlarında bu yaşandı.
Vergi yüküyle ilgili olarak her yıl yaşanıyor.
Vergi, vergi ödeme gücünü çok aşınca, vergi kaçırma, kayıt dışına çıkma yaygınlaşıyor. Sonuç, vergi ödenmemesi oluyor.
Keza, "KİT ürünlerine" zam da Türkiye'nin aynı nitelikte yaşadığı bir başka gerçek. Vergi açıklarının KİT ürünlerine zam yapılarak karşılanması, ürün fiyatlarının vergi niteliğine dönüşmesi de Türkiye'nin yakın geçmişinde en fazla tartıştığı konulardan biri olmuştur.
Keza son zamanlarda kredi kartlarından alınan faizin de ödeme gücünü çoktan aştığı, mahkemelerde açılan davalardan, ödenemeyen kredi kartı borçlarından bellidir.
Daha küçük çapta da olsa bu örneklere elektrik ve su fiyatlarını da katmak mümkündür. Maliyetlerde bir artış olmamasına karşın kurumun gelir gider dengesi için her fırsatta zamlanan bu ürünlerin fiyatları da birçok aile için ödeme gücünü aşmıştır.
Sonuca bakarsak...
Doğrudan vatandaşın cebine yüklenen vergilerin artması, vergi kaçağını ve kayıt dışı ekonomiyi beslemiştir. Enflasyondan arındırılmış halde vergi gelirlerini artırmak giderek zorlaşmıştır.
Doğalgaz fiyatlarındaki artış, doğalgaz abone sayısı arttığı halde tüketiminin kısılması sonucunu doğurmuştur. Vatandaş doğalgaz tüketimini kısmış, evin bir odasını ısıtmakla yetinmiş veya ödeme gücü iyice zayıflayanlar doğalgaz faturalarını ödeyemez hale gelmişlerdir.
Aynı durum düşük gelirli vatandaşlarımız için elektrik ve su paraları için de geçerlidir. Kaçak elektirik ve su kullanımı artmıştır.
Gaz, elektrik, su gibi zorunlu tüketim maddelerinin belediye, kurum ve Hazine için gelir kaynağı gibi görülmesi, vergi niteliğine dönüştürülmeleri kamu hizmetinin aksamasına yol açtığı gibi giderek sosyal sorunlar doğurmaktadır.
Doğalgaz fiyatlarıyla ilgili tartışmalar bu gerçeğin son örneği olmuştur.
"Ödeme gücü" ölçüsü sosyal adaletin ölçüsüdür.
Bu ölçü zorlandıkça sosyal ve siyasal tepki kaçınılmaz olur.
Bu baskı karşısında vatandaşın, "mükellef" ve "tüketici" niteliği aşınır, vergi ve fatura ödeme bilinci zayıflar, tepkisi artar.