Org. Özkök, ülke ve dünya gündemindeki tüm sorunlara Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) bakışını net ifadelerle ortaya koydu. Konuşmasının bütününde dikkat çeken özellik, başta AB süreci, baskısı ve beklentisi olmak üzere çeşitli nedenlerle, hükümetin ve sorumlu mevkideki siyasilerin özüne inmekten kaçındıkları, çoğu kez es geçtikleri veya üstünü örtmeye çalıştıkları ulusal nitelikteki sorunları bütün çıplaklığıyla gündeme getirmesiydi. Bu bağlamda, Org. Özkök'ün konuşmasının, hem üslup, hem içerik bakımından bir "makas"ın varlığına işaret ettiği söylenebilir.Usul ve nezaket ifadeleri dışında, Org. Özkök'ün görüş ve değerlendirmelerini, hükümetin, iktidar ve muhalefet partilerinin özde ne denli paylaştıkları bu makasın açıklığını gösterecektir. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün Harp Akademileri'nde yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasının uzun ve özenli bir hazırlığın ürünü olduğu belliydi. AB yolunda Atatürkçülüğün ve TSK'nın engel oluşturduğu görüşleri anımsanırsa, Org. Özkök'ün, TSK'nın AB'ye bakışına ilişkin net ifadelerinin önemi daha iyi anlaşılır. Genelkurmay Başkanı, Türkiye'nin menfaatinin AB'ye tam üye olmakta yattığını kesin olarak belirtirken, doğru olanın ve arzu ettiklerinin, "Başımız dik ve gönlümüz rahat olarak AB'ye tam üye olmaktır" demeyi ihmal etmemiştir. "Başı dik ve gönlü rahat" üyelik kavramının içini ise Org. Özkök'ün, "Türkiye Cumhuriyeti"nin nitelikleri ve Kıbrıs değerlendirmesi ile Türkiye'nin üyeliğinin AB'nin de menfaatine olduğu ve bir lütuf olmadığı yaklaşımı doldurmaktadır. Org. Özkök'ün, ulus anlayışı, ülke ve ulus bütünlüğü, üniter yapı, PKK'nın siyasallaşması, taleplerini AB mecrasına oturtmuş olması gibi vurguları bu bağlamda dikkat çekicidir. Başı dik, gönlü rahat... Özkök'ün ülke ve ulus bütünlüğünün önemini vurgularken, Anayasa'nın 3. maddesinin "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütündür" hükmünün, dolayısıyla üniter yapının tartışmaya açılmasının Türkiye'yi "çatışmaya" götürme olasılığından söz etmesi bir uyarı niteliğindedir. Çatışma olasılığı Genelkurmay Başkanı'nın Kıbrıs sorununa bakışı da üzerinde durulmaya değer önemdedir. AB sürecinin her aşamasında ve haksız olarak Türkiye'nin önüne bir koşul olarak getirilen Kıbrıs sorunu konusunda, Rum tarafının amacı Org. Özkök tarafından çıplak biçimde gözler önüne serilmiştir. Genelkurmay Başkanı'nın, "Rum tarafının amacı açıktır. Ciddi bir taahhüde girmeden çözümü sürüncemede bırakmayı, süreci zamana yaymayı ve bu arada adil ve kalıcı barışa ilişkin parametreleri ortadan kaldırarak Türkiye'den AB müzakereleri vesilesiyle tek taraflı tavizler koparmayı, Kıbrıslı Türkleri kendine yamamayı, KKTC'yi etkisizleştirerek adayı tek başına ele geçirmeyi hedeflemektedir" sözleri yeterince açıktır. Ankara ve KKTC'de, Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılan Rauf Denktaş dışında sorunu bu netlikte ortaya koyan başka iktidar sahibi siyasi yoktur. Kıbrıs'a bakış Org. Özkök'ün, laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin kilit taşı olduğunu vurgulaması, Türkiye'yi doğru okumanın öz ifadesidir. Bu, Türkiye'yi "ılımlı İslam modeli" olarak görmek ve göstermek isteyenler açısından hem içteki siyasi odak ve gayret sahiplerine hem de ABD'de Büyük Ortadoğu Projesi içinde böyle rol modeli biçmek isteyenlere yanıt niteliğindedir. Org. Özkök, Türkiye'nin ne İslam ülkesi, ne İslam devleti olduğunu vurgularken, Türkiye'nin ancak başka ülkelerin kabul edebileceği bir ılımlı İslam modeline dönüştürülmek istenmesi halinde bu yaklaşıma ulusça karşı çıkılacağının da altını çizmiştir. Türkiye'nin nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğunu, ancak Türkiye'nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliklerine sahip bulunduğunu belirterek, ikisi arasındaki farka dikkat çekmiştir. Bu, doğru bir Türkiye tanımıdır.Sonuç olarak şu söylenebilir:Org. Özkök'ün yaptığı iç ve dış analiz, Türkiye'de geniş kesimlerin üzerinde birleşebileceği niteliktedir.Bu analizin Genelkurmay Başkanı tarafından yapılmış olması özünü ve değerini değiştirmez. fbila@milliyet.com.tr Kilit taşı laiklik