Dünya Bankası'nın,
"Dünya Kalkınma Göstergeleri 2000" raporu gelir dağılımına ilişkin çarpıcı sonuçlar içeriyor.
Gelişmiş ülkelerde kişi başına gelir 30 bin doları aşarken, başta Afrika ülkeleri olmak üzere geri kalmış ülkelerde bu rakam 100 dolar düzeyinde.
Gelir dağılımının en iyi olduğu ülkelerde nüfusun en fazla gelire sahip yüzde 10'luk kesimi ile en kötü gelire sahip yüzde 10'luk kesimi arasındaki gelir farkı 4 kat olurken, bu fark gelir dağılımı bozuk ülkelerde 87'ye kadar çıkıyor.
Gelir dağılımı en iyi ülkeler Slovakya, Belarus, Avusturya, Japonya ve İskandinav ülkeleri. 104 ülkeyi kapsayan araştırmada Türkiye adaletli gelir dağılımı sıralamasında 70. durumda. ABD ile birlikte gelir dağılımı kötü ülkeler arasında yer alıyor.
En iyi ile en kötü gelir sahipleri arasındaki fark Slovakya'da 4, Brezilya'da 53, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 68, Sierra Leone'de 87, Türkiye'de ise 14.
1994 rakamlarıyla hazırlanmış tabloda Türkiye'de nüfusun en düşük gelirli yüzde 10'u gelirin yüzde 2.3'ünü, nüfusun en yüksek gelirli yüzde 10'u ise gelirin yüzde 32.3'ünü alıyor. Yüzde 20'lik paylar itibariyle en kötüden en iyiye doğru gelir dilimleri sırasıyla yüzde 5.8 , 10.2 , 14.8 , 21.6 ve 47.4 oranında.
Tablo,
"öteki Türkiye"yi de,
"öteki dünya"yı da ortaya koyuyor.
Bu durumda
"küreselleşme"nin
"öteki dünya" için iyileştirici bir anlam ifade etmediğini, aksine gelir uçurumunun giderek fakir ülkeler aleyhine büyümekte olduğunu gösteriyor.
"Küreselleşme süreci" olarak tanımlanan uluslararası ekonomik ilişkilerin bütün dünyaya kabul ettirdiği,
"devletsiz ekonomi" anlayışı ve
"sadece özel sektör için devlet" yapılanması
"sosyal devlet" anlayışının tümüyle dışlanması sonucunu doğurdu. Oysa, gelir dağılımının en iyi olduğu ülkelerin ortak özelliği
"sosyal devlet" ilkesini en iyi yaşama geçirmiş olmaları. İskandinav ülkeleri bunun en iyi örneği.
Yeni dünya düzeni olarak ifade edilen, devletsiz ekonomi yaklaşımının, son yıllarda gelişmiş demokratik ülkelerde
"sorun" olarak gündeme getirdiği konu
"sosyal" harcamalar. Özel sektörü daraltıp, devleti çökerten uygulamalar olarak
"mahkum" edilen sosyal devlet araçlarının azaltılması ve giderek ortadan kaldırılması
"yeni sol" kılıfıyla bile toplumların önüne sürülmüş durumda.
Oysa dünya gelir dağılımı tablosu aksine
"sosyal devlet" anlayışının güçlerdirilmesinin
"yarısı aç, yarısı fazla tok dünya"nın dengelenmesi için zorunlu olduğunu açıkça gösteriyor.
Bu zorunluluk, gelir dağılımı en kötü ülkeler arasında yer alan Türkiye için de görülmesi gereken bir gerçek.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr