Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     ABD Başkanı Bush’u, İngiltere Başbakanı Blair’i dinliyorsunuz; Türkiye ve Kuzey Irak’la ilgili zehir zemberek konuşmalar yapıyorlar.
"Türk ordusu Kuzey Irak’a giremez. Bunu kendilerine anlattık. Gayet de iyi anladılar. Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesi için bir neden yok. Kuzey Irak’ta Amerikan ve İngiliz askeri dışında asker ve eylem istemiyoruz."
Güzel, anladık. Perhiz bu...
Peki şu turşuya ne demeli:
"Bush’un Irak Danışmanı Halilzad, Ankara’da, Dışişleri’yle Türk askerinin Kuzey Irak’a giriş esas ve usullerini görüşüyor. Görüşmeler devam ediyor. İlerleme sağlandı ama henüz tam anlaşmaya varılamadı."
Evet, Halilzad ve Pearson, Dışişleri’nde Türk askerinin Kuzey Irak’a girişiyle ilgili mutabakat üzerinde çalışıyorlar.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
ABD ve İngiltere, Türk askerinin Kuzey Irak’a girişine bu kadar karşılarsa ve bu amaçla tehdit savurmaktan çekinmiyorlarsa, Halilzad Ankara’da ne yapıyor? Ne görüşüyor? Varmaya çalıştıkları uzlaşma nedir?
Halilzad, Ankara temaslarını imzaya bağlamadan Kürt gruplarla görüşmek üzere Kuzey Irak’a gidecek. Türk askerinin girişi konusunda müzakere için onların da görüşünü alacak.
Bu çalışmalar, Bush ve Blair’in açıklamalarıyla örtüşmüyor.
İşin turşu kısmı bununla da sınırlı değil...
Madem ABD Türkiye’ye ihtiyaç duymuyor, Kuzey’den vazgeçti Güney’e yöneldi, o halde, Türkiye’deki ABD askerleri niye gitmiyor? Sadece 4. Tümen’e bağlı unsurlar ayrıldı ama Mardin Kızıltepe’de yerleşme çalışmaları sürüyor. Helikopter pisti yapılıyor. İskenderun Limanı’na arama, kurtarma helikopterleri indiriliyor. Mersin’e lojistik malzeme taşıyan gemiler yanaşıyor.
Bir turşu haberi de ABD’den geliyor. 10 bin dolarlık kart basım maliyeti için Türkiye’de iki gün pazarlık yapan ABD, yardım paketi masadan kalkmıştır dedikten sonra, ek savaş bütçesinde Türkiye’ye bir milyar dolar ayırıyor!
Peki bu bir milyar dolar neyin nesi?
Türkiye bir şey mi talep etti, yoksa Bush’un gönlünden mi koptu? Bu parayı, alırız - veririz, diyen oldu mu? Bu parayı Powell, üsleri kullanmak için önermiş, Gül de reddetmişti. Ne oldu? Yeniden kabul mü edildi?
Yoksa, Türk hava sahasını açan üçüncü tezkereden sonra da bir mutabakat imzalandı da kimsenin haberi mi olmadı? Yoksa, helikopterler, bir milyar dolar, yeni gemiler, helikopter pistleri yeni bir mutabakattan mı çıktı? Yine ortada bir gizli mutabakat mı var?
ABD ve İngiltere’nin artık bir karar vermeleri gerekiyor: Türkiye’ye ihtiyaçları var mı, yok mu? Varsa, ikide bir çıkıp Türkiye’yi rencide edecek açıklamalar yapmaktan vazgeçsinler. Yoksa, bunu da açıkça söyleyip, gereğini yapsınlar. Kızıltepe’de pist yapmayı, limanlara malzeme indirmeyi durdursunlar.
ABD ve İngiltere’nin bir taraftan Türkiye ile inatlaşarak savaş yürütmeye çalışmalarıyla, bir yandan yeni mutabakatlar aramaya çalışmaları sırıtıyor. Hem burunları bir karış havada demeç verip, hem de müzakere yürütmek komik oluyor.
Tabii Türkiye’nin kesin kararını vermesi ve ne olup bittiği konusunda Türk kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor. Bir yandan, Kuzey Irak’a girmeyeceğiz, böyle bir planımız yok deyip, bir yandan bakan düzeyinde, Türkiye egemen bir ülkedir Kuzey Irak’a girip girmemeye kendisi karar verir demek de olmuyor.
Ya ABD bir şey istemiyorsa o kapıyı kapatıp, egemenlik haklarımız ve çıkarlarımız ne gerektiriyorsa onu yapmalı ya da hem müzakere yürütüp, hem her gün efelenip Türkiye aleyhine demeçler veren Bush ve Blair’e yanıt vermelidir.