Psikolojik kırım

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in açıkladığı kararlar etkisini göstermeye başladı.
Faizler düşüyor.
Doların artış sınırları belirlendi.
Kararların ilk etkisi, faizlerin düşüşe geçmesi, buna karşılık borsanın yükselmesi oldu.
Erçel'in açıkladığı yeni politikanın püf noktasını enflasyonla mücadeledeki yeni anlayış oluşturuyor.
Erçel, bu noktayı şöyle vurguluyor:
"Biz kararlıyız. Herkes kendini yüzde 25 tüketici, yüzde 20 toptan enflasyona göre ayarlamalı."
Bu mesaj enflasyonla mücadelenin en etkin aracı olabilir.
Eğer kamu ve özel sektör gerçekten kendini yüzde 20 - 25 enflasyona kilitlerse hedef vurulabilir.
Türkiye'de enflasyonun iki temel kaynağı var. Birincisi faiz, ikinci psikoloji.
Faiz sorununu herkes biliyor. Temel kaynaklarından biri devlet. Devletin borçlanma gereği faizin kamçısı niteliğinde. Bu gerek düşürüldükçe faiz kaynağı da kurutulmuş olacak. Bu nedenle saptanan politikanın faizi hedeflemesi elbette isabetli. Faiz kontrol altına alınırsa, faiz kaynaklı maliyet enflasyonu da kontrol altına alınabilir. Böylece enflasyonun beslendiği en güçlü ayak kırılmış olur.
Enflasyonun ikinci önemli beslenme kaynağı ise enflasyon beklentisidir. Bir diğer deyişle psikolojik enflasyon. Türkiye'de birey ve kurumlar bir yıl öncesinden hareketle geleceği yüksek enflasyona endeksliyorlar. Bu beklentiye göre biçimlenen ekonomik faaliyetler, fiyat - ücret sarmalı enflasyonu körüklüyor.
İşte Merkez Bankası'nın açıkladığı yeni politika ve anlayışın ikinci hedefi de psikolojik enflasyonun etkisini azaltmak.
Başbakan Ecevit de yeni politikayı böyle yorumluyor. Yeni para politikasının enflasyonla mücadele hedefini "psikolojik kırım" olarak tanımlıyor.
"Faiz ve psikoloji", enflasylonla mücadelede doğru saptanmış hedeflerdir.
Hükümet bu konuda kararlılık gösterirse, özel sektör de aynı hedeflere yönelir ve sonuç alınabilir.
Yapılması gereken, bu hedefin ve mücadele aracının toplumun her kesimine yayılmasını sağlamaktır.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr