Hükümetin, asker gönderme ve bulundurma konusunda Meclis’e başvurmaya isteksiz olduğu biliniyor. Bu isteksizliğin temel nedenlerinden birini AKP hükümetinin, Meclis grubundan ve tabanından çekinmesi oluşturuyor. Gül hükümeti ve AKP yönetimi, ABD’nin yanında, Irak’ın karşısında "teslimiyetçi" bir görüntü vermemek için Meclis’e başvurmadan bir formül üretmeye çalışıyor. Ancak, Anayasa buna engel. Savaşın kaçınılmaz olması halinde Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca Meclis kararı alınması bir zorunluluk. ABD’nin bir an önce karar alınması için bastırması, ekonomi alanında aba altında sopa göstermeye başlaması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hazırlıklarını tamamlaması ve karar verildiğinde geç kalmış olmaması için de Meclis kararlarına gereksinim var.
sağlamaya dönük kararları, bu politikaya göre takvime bağlamayı düşünüyor. ABD’nin isteklerini bir defada karşılamak yerine, dilim dilim karşılayarak salam politikası izlemenin kamuoyu ve AKP tabanı açısından daha az tepkiye neden olacağı değerlendirmesi hükümette hakim.
ABD hükümetin bayramdan önce Meclis’ten karar çıkarması için baskı yaparken, hükümetin kararları bölerek bu baskıyı hafifletmeyi düşündüğü gelen haberler arasında. Yurtdışına asker gönderme ve yabancı asker bulundurma kararının bayramdan önce alınmasının AKP tabanında sert tepkiye neden olacağı düşüncesiyle, kararın bayramdan sonraya bırakılması eğilimi ağır basıyor. Buna karşılık, havaalanları ve limanlarda inşaat yapılabilmesi ve inşaatlar için yabancı personel bulundurulması konusunda ise bayramdan önce karar alınabileceği kaydediliyor. Salam politikasının ilk dilimi olarak böyle bir kararın çıkarılması hem asker kararı için bir karine niteliği taşıyacak hem de ABD baskısını hafifletecek, değerlendirmesi yapılıyor.
Hükümetin Meclis’ten karar çıkarmada acele etmeyişinin nedenlerinden biri olarak da "mahcup olma kaygısı" olduğu belirtiliyor. Başbakan Gül’ün, "Henüz ABD savaş kararını açıklamadan, silah denetçilerinin ikinci raporu, BM süreci tamamlanmadan Türkiye’nin karar alması doğru olmaz. Barışçı bir çözüm bulunur ve savaş olmazsa sonra mahcup oluruz" yaklaşımını, değişik ortamlarda dile getirdiği kaydediliyor. Bu yaklaşımdan hareketle, Başbakan Gül’ün, Meclis’e başvurmadan önce, 5 Şubat’ta ABD’nin sunacağı yeni kanıtlar ile 14 Şubat’ta silah denetçilerinin ikinci raporunu görmek istediği kaydediliyor.
Karar takvimi konusunda değerlendirme yapan askeri uzmanlar ise TBMM’nin en geç 15-20 Şubat tarihlerinde karar alması gerektiğini savunuyor. Askeri uzmanların değerlendirmelerinde de üç tarih dikkati çekiyor. Birincisi, ABD’nin Irak’la ilgili olarak BM’ye yeni kanıtlar sunacakları 5 Şubat, silah denetçilerinin ikinci raporu açıklayacakları 14 Şubat ile ABD Başkanı Bush’un, savaşla ilgili kararı açıklamasının beklendiği 15 Şubat tarihleri. Askeri uzmanlar, TBMM’nin 15 Şubat’la birlikte karar sürecini başlatması ve en geç 20 Şubat’a kadar Anayasa’nın öngördüğü kararı alması gerektiğine işaret ediyor.
Meclis kararının alınmamış olması askeri hazırlıkları etkiliyor mu? Askeri uzmanların bu soruya verdikleri yanıt, "Şu aşamada etkilemiyor" biçiminde. TSK’nın iç hazırlık yaptığı, bunun için de Meclis kararına gerek olmadığı belirtiliyor. Ancak, sınır ötesi harekat ve yabancı asker bulundurma aşamasında Meclis kararının gerekli olduğu vurgulanıyor. Bu aşamada yapılan askeri nakillerin takviye niteliği taşıdığı, henüz yığınak aşamasına gelinmediğine işaret ediyorlar.
Ancak, bu intikallerin maliyeti konusunda çalışma yapıldığı, ödeneklerin bu maliyetlerle karşılaştırılacağı da gelen haberler arasında. Operasyon halinde askeri harcamalar için ek bütçeye gerek olup olmadığı bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak. Bunun için de hükümet ve Meclis kararı gerekebileceği söyleniyor.
MGK’dan sonra takvim konusunda ortaya çıkan eğilim ve değerlendirmeler böyle...