İsrail Başbakanı Şaron, Filistin işgali ve kanlı operasyonlarıyla neyi çözmüş oldu?
Hiçbir şeyi...
Siciline Sabra ve Şatilla katliamlarına bir yenisini eklemekten başka...
Bölgeden gelen karınları delik deşik, kafaları patlamış çocuk ve bebek cesetleri "barış"a atılan adım sayılabilir mi?
Şaron bu katliam niteliğindeki operasyonuyla siyasi olarak bir kazanç sağlamış olmadı. Aksine Filistin lideri Arafat ve Filistinlileri daha mağdur konuma sokarak destek kaybetti. Filistinlilerin kenetlenmesini, Arafat'ın liderliğini daha da güçlendirmesini sağlamış oldu.
Terörü önleme açısından ise mesafe kaydettiği de söylenemez. Yarattığı dehşet ortamında kin ve öfkeyi daha kökleştirdi, intikam duygularını beslemiş oldu.
Şaron'un Filistin'i işgalini ve yaptıklarını destekleyen, onaylayan bir başka ülke yok. Arkasına aldığı ABD yönetimi bile Şaron'un hareket tarzı ve ölçüsüzlüğü karşısında açıktan desteklerini ifade edemiyorlar. Hatta aksine dünya kamuoyunun baskısıyla ABD de İsrail'in frene basması yönünde görünmeye özen gösteriyor.
İsrail'e ve Şaron yönetime gösterilen tepki sanki Filistinlilerin terör eylemlerini, masum, sivil İsraillilerin öldürülmesini haklı görmek anlamına gelmiyor. Terör nereden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın mutlaka kınanmalı ve önlenmelidir. Filistin terörü de, İsrail terörü de kınanmalıdır.
Ancak bugün yaşananlar Şaron yönetiminin terörle mücadele adına terör ortamını beslediği ve bölgeyi uzun sürecek bir terör ve savaş ortamına sürüklediğini gösteriyor.
Artık şunun anlaşılması gerekiyor ki, barış isteniyorsa, masaya oturulması gerekiyor. Ne İsrail'in Filistin'i işgali, ne Filistin'in terör eylemleriyle barışa ve sonuca ulaşmak mümkün....
Filistin, Şaron öncesinde, İsrail Başbakanı Barak'ın döneminde yakaladığı barış şansını iyi kullanamadı. Ancak Şaron'un politikalarıyla da barışı yakalamak çok zor. Bu nedenle dünyanın İsrail ve Filistin'i yeniden Barak dönemi ortamına yöneltmesi ve önkoşulsuz masaya oturtmasından başka çözüm yolu gözükmüyor.