Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Terör saldırıları veya terörle mücadelede alınan önlemler nedeniyle zarar gören vatandaşlardan bazıları, Rum kadın Loizidu gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava açarak tazminat talebinde bulunuyorlar.
Terör saldırıları ve terörle mücadele sırasında evleri yıkılan, yakılan, hasar gören veya hayvanlarını kaybeden veya sakat kalanların zararları nasıl karşılanacak? Bunun için Loizidu gibi AİHM'e başvurmaktan başka yol yok mu? Bu başvurular zararın tazmin edilmesinden çok siyasi bir amaç taşımıyorsa, zararların karşılanması için yeni bir yol açılıyor.
Adalet Bakanlığı, terör ve terörle mücadeleden zarar görmüş vatandaşların bu zararını karşılamak için bir yasa taslağı hazırlayıp, Başbakanlığa gönderdi ve tasarıya dönüştürülmesini talep etti.
Bu yasa çalışması, "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun" adını taşıyor. Yasanın amacı da şöyle ifade ediliyor:
"Bu kanunun amacı terör sebebiyle veya terörle mücadele sırasında zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir."
Yasanın kapsamı ise şöyle tarif ediliyor:
"Terörle Mücadele Kanunu'nun 1, 3 ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler ile terörle mücadele sırasında veya terörle mücadele amacı ile alınan tedbirlerden zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin her türlü maddi zarar ve ziyanlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar."
Yasa, 10 yıl geriye doğru giderek terör ve terörle mücadeleden zarar gören kişilerin, bir yıl içinde başvurmaları halinde saptanacak zararlarının ödenmesini öngörüyor.
Kişilerin hak sahibi olup olmadıklarını ve zararlarının maddi tutarını saptamak görevi ise illerde vali veya yardımcılarından birinin başkanlığında kurulacak komisyonlara veriliyor.
Yasanın amacı zarar görenlerin zararlarının devlet tarafından "sulh" yoluyla karşılanması.

Terör Zararları Fonu
Peki, devlet saptanan bu zararları hangi kaynaktan karşılayacak?
Yasa bu amaçla da İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir "Terör Zararlarını Karşılama Fonu" kurulmasını öngörüyor.
Bu Fon'un gelir kaynaklarını da şöyle saptıyor:
Her yıl İçişleri Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulacak ödenek, her yıl kamu iktisadi teşebbüsleri le bankaların yıl sonu bilanço karlarının yüzde 1'i, kanun ve kararnamelerle kurulan fonların gelirlerinin yüzde 1'i, müşterek bahis ve talih oyunlarından elde edilen gelirin yüzde 3'ü, tütün mamulleri ve alkol satışlarından elde edilen gelirin yüzde 3'ü, silah taşıma ve bulundurma ruhsatlarından alınacak 15 milyon ve kara avcılığı ruhsatlarından alınacak 5 milyon lira, içkili yer ruhsatlarından alınacak büyükşehir belediyelerinde 30 milyon, il belediyelerinde 20 milyon, ilçe ve belde belediyelerinde 10 milyon lira, her türlü yardım ve bağışlar ve fon gelirlerinin faizleri...
Gelir kaynakları terör zararlarının karşılanması için büyük bir fon kurulacağını gösteriyor.
Yasa, fondan, taşınır, taşınmaz mallar, hayvanlar, ağaçlar, ürünlerin gördüğü zararların; ölüm, yaralanma, sakatlanma, tedavi ve cenaze masrafları nedeniyle doğan zararların; terör tehdidi ve terörle mücadele için alınan önlemlere bağlı olarak doğan zararların karşılanmasını öngörüyor.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, dünkü görüşmemizde, yasanın sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak hazırlandığını vurguladı. Terör yaralarının sarılmasının devletin görevi olduğunu, bu nedenle sulh yoluyla zarar gören vatandaşların ve gördükleri zararın komisyonlarca saptandıktan sonra devletçe karşılanacağını vurguladı. Çiçek, bu konunun çoğu kez siyasi amaçla istismar edildiğini, devletin bu istismarları da önleyecek şekilde bütün zararları tazmin edeceğini kaydetti.