Ankara’daki görüntüler hızlandırılmış film gibi. Şarlo’nun sesiz filmlerini anımsatıyor.
AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın işlemleri o kadar hızlı yapıldı ki, basın yetişmekte zorlandı.
Pazar günü seçildi, pazartesi mazbatasını aldırdı, salı günü yemin etti, aynı gün Çankaya’dan başbakanlık görevini aldı. Başbakan Abdullah Gül’ün istifasından bir saat sonra 59. hükümeti kurma görevini aldı.
Bu acelenin nedeni belli: Tezkere...
ABD acil tezkere bekliyor.
Başbakan Gül’den alamadığını Başbakan Erdoğan’dan almak için sabırsızlanıyor. Arkadan iten ABD olunca, Ankara’da ortaya çıkan manzara da böyle oluyor...
Haydi hayırlısı...
Bu hızlılık içinde ne olup bittiğini anlamak kolay değil.
Ortaya çıktı ki, hükümete 6 Şubat’ta verilen havaalanları, üs, tesis ve limanların yenileştirilmesi, geliştirilmesi, inşaat ve tevzi çalışmalarının yürütülmesi ve altyapı faaliyetleri için verilen yetki geniş yorumlanmış. O kadar ki, Meclis’e söylenmeden, bu yetkiden Güneydoğu’da 9 kara üssü yapılabileceği sonucu da çıkarılmış. Verilen yetkinin mevcut üs ve tesisleri kapsadığı iddiasıyla CHP, Meclis araştırması istiyor. Buna karşın hükümetin verdiği yanıt uygulamanın yetki dahilinde olduğu. Buradan çıkan sonuç, 9 yeni üssün "altyapı faaliyetleri" cümlesinden yapıldığı.
Ama anlaşılıyor ki, Ankara’nın ve Washington’un bu cümleden bu sonuç çıkar mı, çıkmaz mı incelemesini veya tartışmasını beklemeye tahammülü yok. Bunu 59. hükümetin kurulması için yürütülen koşuşturmadan anlıyoruz. İhtimal ki, 59. hükümetin sevk edileceği tezkere Meclis’ten geçince bu tartışmanın önemi kalmayacağı düşünülüyor. Geçmezse? Yine önemi kalmayacak. Ama geçeceği inancıyla faaliyet yürütüldüğü de ortada...
ABD’nin arkadan itmesiyle hızla koşuşturacağı anlaşılan 59. hükümetin ara sıra durup, ne oluyor ne bitiyor diye hem arkasına, hem de önüne bakması gerekiyor.
Birinci tezkereyle ilgili olarak Meclis’te ve kamuoyunda ortaya çıkan duyarlılıktan ders almalı. Hem TBMM’ye, hem de halka karşı şeffaf durmalı...
Zaman zaman belirttiğimiz gibi bu topraklar ve üzerinde yaşayan halk, Güneydoğu’da ortaya çıkan manzaraya alışkın değildir.
Biz "Binbaşı Ruhi"lere güveniyoruz ama onların kimseye güvenmemeleri gerekiyor.