Hazine’den sorumlu Devlet Bakanlığı’nda devir - teslim töreni yapıldı. Eski Bakan Kemal Derviş, yeni Devlet Bakanı Masum Türker’e görevi devretti. Ancak, bu alışılmış bir devir - teslim töreni değildi. Törenden çok eski ve yeni bakanların katıldığı ekonomi ve Hazine toplantısıydı. 3.5 saat sürdü. Toplantıda ekonominin genel durumu, programın gidişi, yapılanlar ve bundan sonra yapılacaklar ele alındı. Görevden ayrılan Derviş, görevi devrettiği Türker’le ilgili ilk izlenimi toplantı sürürken özetledi:
"Sayın Türker’in 48 saatte gösterdiği performans, konulara hakimiyeti ve duruşu hazinenin ve ekonominin emin ellerde olduğunu gösteriyor."
Derviş, daha sonra yeni Bakana, "18 aylık deneyimim, bilgilerimle her zaman yardıma hazırım, ne zaman ihtiyaç duyarsanız, yanınızdayım" diyerek, söz verdi.
Devir - teslim çalışmasından sonra yeni Bakan Masum Türker’le makamında konuştuk. Türker’in çalışma temposu yüksek. Göreve geldiği günden bu yana Hazine’yi sabaha karşı saat 04.00’te terk ediyor ve 3 saat sonra yeniden başlıyor. Dikkatimizi çeken bir başka yön de Türker’in sosyal kesimlere verdiği ağırlık. 48 saat içindeki iki önceliği üreten sektör ve emek örgütleri olmuş. Türk - İş, Hak - İş, DİSK, KESK, Kamu - Sen, Memur - Sen gibi büyük işçi ve memur konfederasyonlarının genel başkanlarıyla görüşmüş. Bugün Hak - İş başkanıyla görüşecek. Aynı sürede Bankalar Birliği, Odalar Birliği başkanlarıyla da görüşmeler yapmış.
Türker’e bu tercihinin nedenini sorduk. Yanıtı şu oldu:
- Ekonomik program gayet iyi gidiyor. Makro göstergeler çok olumlu. Hedeflere ulaşılmış durumda. Şimdi programın içinde olup da uygulamaya koymamız gereken yaklaşımları yaşama geçirmemiz lazım. Bunun iki ayağı var: 1. Üreten sektöre kaynak aktarımı, 2. Programın sosyal paketi. Her ikisi için de ek kaynağa gerek yok. Programda zaten var. Önemli olan bunları işletmek. Ben bu amaçla üreten sektörle ve emek örgütleriyle görüşmeler yapmaya başladım. Reel sektör ve emek yönü, sağlanan makro dengenin mikro düzeyde ve sosyal alanda da oluşturulması gerekiyor.
Türker, Derviş’le yaptığı toplantıdan memnun. Derviş’e yaklaşımını şöyle özetliyor: "Katkılarından dolayı teşekkür ettim. Ancak, benim yaklaşımım şu: Her şey Türkiye için. Bu yaklaşım içinde kim ne katkıda bulunabiliyorsa, ülke için bulunmalıdır. Bu nedenle Sayın Derviş’ten de elbette yararlanacağım. Her zaman bir araya geleceğiz."
Türker, Derviş’in "sosyal liberal sentez" kavramının, aslında kendisinin yıllardır üniversitede dersini verdiği "sosyal piyasa ekonomisi" modelinin bir başka ifadesi olduğunu düşünüyor. "Bunu kendisine de söyledim" diyerek devam ediyor:
"Piyasa ekonomisi altta kalanın canı çıksın demek değildir. Sosyal yönünün de düşünülmesi ve piyasanın böyle bir sistemle işlerliğe kavuşturulması gerekir. Piyasanın üretkenliğinden, yaratıcılığından dinamizminden yararlanırken, gelir dağılımını dengeleyici, sosyal dengeleri gözeten bir işleyiş esas alınmalı. Ben buna sosyal piyasa ekonomisi diyorum."
Türker, esas aldığı bir ilkeden daha söz ediyor: "Kesinlikle seçim ekonomisine izin vermem. Türkiye’nin çıkarlarının önüne hiçbir şey geçemez. Ben reel sektörün kaynak gereksinmesini de, emek tarafının sosyal gereksinmesini de ek külfete yol açmadan karşılayabileceğimize inanıyorum. Programda bunların yeri var. İletişimi doğru kurar ve sürdürürsek, seçim ekonomisi anlayışına sürüklenmeden, popülizme yakalanmadan programı sağlıklı biçimde yürütebiliriz."
Yeni bakanın çalışma temposu ve mesai anlayışı gösteriyor ki, Hazine’nin ışıkları sabaha kadar yanacak..