Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi tartışmaları sürüyor. Ankara henüz siyasi bir karar üretmedi. Bu tartışmaların siyasi kararın oluşmasına katkıda bulunacağı açıktır.
Siyasi karar alma süreci devam ederken, bazı askeri hazırlıkların yapıldığı da biliniyor. Türk askerinin gitmesi halinde görev alacağı bölge ve işlevi de olasılık biçiminde de olsa yavaş yavaş belirleniyor.
Uzmanlar Türk askerinin işlevi ve görev bölgesi açısından değerlendirme yaparken sorunun yüzde 20'sinin askeri, yüzde 80'inin ise politik, psikolojik ve idari nitelikli olacağını vurguluyorlar. İdari sorunun adli ve polisiye yönünün öne çıkacağını tahmin ediyorlar. Güvenlik boyutu da eklendiğinde yapılacak görevin barışı korumaktan çok asayişi sağlamak ve bir kalkışmayı önleme nitelikli olacağını belirtiyorlar.
Öncelikle asayişin sağlanması konusunda başarı sağlanamazsa Irak halkının temel ihtiyaçlarının sağlanması ve günlük yaşamının normalleştirilmesi amacına ulaşılamayacağını da vurguluyorlar.
Sorun bu çerçevede ele alındığında Türkiye ile ABD'nin, Ankara bir karara varmadan politik hedeflerde uzlaşmaları ve buna göre bir strateji belirlemeleri gerekiyor. Türkiye'nin görev üstlenmesi halinde başarılı olması büyük ölçüde Amerika'nın Irak'ın genelinde başarı sağlamasına bağlıdır. Türk komutanın ve Türk askerinin görev bölgesinde sağlayacağı lokal başarı, Irak'ın genelinde bir başarı sağlanamazsa anlam taşımayacaktır.
Bu nedenle Türkiye ile ABD'nin strateji belirlemede ortak çalışma yapmaları zorunludur. Türk askerinin lokal hedeflerle ve yalıtılmış bir biçimde görev üstlenmesi, Amerikan askerleri yerine Türk askerinin saldırılara uğraması dışında bir anlam ifade etmeyecektir.
Amerika'nın soruna sadece kendi askerlerinin güvenliği açısından yaklaşması ve riskini en aza indirmek için yabancı ülke askeriyle değiştirmesi stratejik bir bütünlük taşımadığı sürece başarısızlığa mahkum taktik adımlar olarak kalacaktır.
Eğer Türkiye Irak'ta görev üstlenecekse ortak strateji belirlenmesinde etkili olabilecek koşulları sağlamalı ve ABD ile stratejik nitelikli politik ve askeri ortak hedefler oluşturmalıdır.
Bunlar sağlanamazsa olay ABD kanı yerine Türk kanı dökülmesi gibi bir çerçeveye oturur ki böyle bir sonuç için asker göndermeyi ne TBMM ne de Türk kamuoyu kabul eder.