Öyle çok da mücevher meraklısı bir kadın olmamama rağmen, bileğime Anish Kapoor imzalı bileziği taktığımda heyecanlandığımı itiraf etmeliyim. Aynı heyecanı Marc Quinn’in tasarladığı orkide yüzükleri denediğimde de hissettim. Hakikaten tuhaf bir duygu... İkisi de dünyanın en önemli sanatçılarından... İkisi de heykelde çığır açmış... Ve siz onların eserlerini üzerinizde taşıyorsunuz. Wearable Art (Giyilebilir Sanat) denen akımın birer örneği her biri. Giyilebilir Sanat’ın mücevherdeki uygulamaları 1930’lara dek uzanıyor. 1960’lardan itibaren de tekstilde kullanılıyor. “Bir sanatçının ürettiği eserlerden yapılmış giysi-mücevher” olarak tanımlanan Giyilebilir Sanat’la ilgili İstanbul’daki ilk sergi 2012’de Portakal’da açılmıştı. 11 Eylül’de başlayan “Wearable Art By Anish Kapoor & Marc Quinn” sergisinin adresi de aynı: Portakal. Zamanlama şahane; zira bildiğiniz gibi Sabancı Müzesi’nde büyük bir Anish Kapoor sergisi var bugünlerde. Müzedeki dev Anish Kapoor heykellerini gördükten sonra, Kapoor formlarından üretilen mücevherlerle karşılaşmak gerçekten tarifsiz bir deneyim.
Portakal, daha önceki sergide olduğu gibi, bu yeni sergide de Louisa Guinness ile beraber çalışmış. Guinness, Londra’nın önemli galeri sahiplerinden biri. Kentte büyük bir atölyesi var. Mücevherler, sanatçıların denetiminde bu atölyede yapılıyor ve Londra’daki Louisa Guinness Gallery’de sergilenip satılıyor. Louisa Guinness, dünyada Portakal’dan başka hiçbir galeriyle çalışmıyor. Anlayacağınız çok özel bir sergiyle karşı karşıyayız.
İlle almanız gerekmiyor
Her parçadan 25-50, maksimum 100 adet yapılıyor. Mücevherlerin arkasında sanatçının imzası var. Taktığınız takının içine baktığınızda üretildiği serinin kaçıncı adeti olduğunun yanı sıra Anish Kapoor ya da Marc Quinn adını görüyorsunuz. Mücevhermiş, pahalıymış; düşünmüyorsunuz bile... Bir tür bağlılık akdi gibi. Sanatçıyla kurulan özel bir ilişki. Size bakan, bu mücevherlerin Anish Kapoor ya da Marc Quinn olduğunu hemen anlıyor. Ama öyle incelikli tasarlanmışlar ki “Ben bir Anish Kapoor’um, Marc Quinn’im” diye de bağırmıyorlar. Ağırlıklı olarak altın kullanılıyor mücevherlerde; bazılarında minik pırlantalar da var.
Fiyatlarına gelince; 5 bin 500 pound ila 38 bin 500 pound arasında değişiyor. Toplamda 28 parça eser var sergide. Kadınlar için yüzük, kolye, bilezik; erkekler içinse kol düğmeleri... Satış hala devam ediyor. Ayrıca ille almanız gerekmiyor. Bir sanat eserini bedeninde deneyimlemek isteyen herkese izin veriyor Portakal. Bir sanat sever için sadece mücevher takmak değil bu. Çok daha fazlası. Denediğinizde fark edeceksiniz.
Bizi sürprizler bekliyor
Portakal, aynı sergileri, İstanbul’da bir atölye kurup Türk sanatçılarla da yapmak istiyor. Birkaçıyla görüşmelere başlamışlar. Yine Louisa Guinness ile çalışacaklarmış. Bizim sanatçıların eserlerinden yapılan mücevherler de Portakal’dan başka sadece Louisa Guinness Gallery’de sergilenecekmiş. Bu projenin arakasındaki isim Maya Portakal. Başarılı anne babaların çocuğu olmak zordur. Raffi Portakal gibi duayen bir babanın kızı olmak ağır sorumluluk. Ama Maya Portakal bunun hakkını genç yaşının çok üstünde bir ustalıkla ve zarafetle veriyor. Görünen o ki, yepyeni projeler var kafasında ve bizi büyük sürprizler bekliyor.