Bir zamanlar ‘Altın bilezik’ vardı. Büyüklerimiz bize ‘Aman oğlum kolunda bir altın bilezik olsun’ derlerdi. Yeni nesile, bu bileziğin aslında bir meslek anlamına geldiğini anlatmak pek kolay olmasa gerek.
Bizim dönemin altın bileziği, şimdilerde yerini denge bileziğine bırakmış durumda. Hoş, topu gençlerin üzerinden getirdik ama galiba haksızlık yaptık.
Denge bileziğini sadece gençler değil, orta yaşlısı, hatta yaşlısı da takıyor koluna...
Kaybolan dengeler, bu bileziği taktığınızda yerine geliyor.
Nasıl oluyor derseniz? Valla ben takanların yalancısıyım.
Hayatımıza meşhur taşlardan sonra, bir de bu bilezik girdi. Malum taşlarında bir enerjisi olduğu ortaya çıktı. Milletin boynunda, cebinde ya da evinin köşesinde taş koleksiyonları mevcut.
İşin ters gittiğinde, moralin bozulduğunda, stres doruk noktasına çıktığında taşların enerjisiyle hiçbir şeyin kalmıyor!
Aslına bakarsanız, böyle bir bileziğe gerçekten çok ihtiyacımız var. Neden mi?
Bazı örneklerle açıklayayım.
Gündemdeki en önemli olayda, ne kadar dengeli olduğumuzu anlatan örneklerle başlayayım.
Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, 10 gün önce ‘Süper Kupa oynanacak’ diyor, sonra çark ediyor!
Aynı başkan, 10 gün önce ‘Şikeyle ilgili belgelerin gelmesi zaman alacak’ diyor, sonra, “Belgeler, yarın elimizde” diyor!
Fenerbahçe yönetimi Federasyonu yerden yere vuruyor, Federasyon Başkanı, “Açıklama sert değil” yorumunu yapıyor.
Komutanlar, gazeteciler içeri atılıyor, geride kalan yüzde 50’den yüzde 10 bile çıt çıkmıyor.
Aziz Yıldırım içeri giriyor, Kadıköy’den Topuk Yaylası’na kadar topukluyorlar!
Ya da şu ana kadar ne yaptığını çözemediğimiz muhalefet partimiz CHP, ‘Ölsem de yemin etmem’ edalarıyla hava atıyor, sonra da tıpış tıpış kürsüde yemin ediyor:
- Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü...
* * *
Bu kadar siyaset ve spor içeren dengesiz örneklerden sıkıldıysanız, hemen magazine geçelim.
Hilal Cebeci, panpişlerini hiçbir zaman unutmuyor. Yatağa girerken, havuzda yüzerken panpişlerine görsel bilgiler veriyor. Panpişler de tıkladıkça tıklıyor.
Aynur Doğan... Kadının Kürtçe şarkı söylediği herkes tarafından biliniyor.
Dinlemeye gidenler, Türkçe söylemediği için protesto ediyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Bir de Erzurumlu Pala Yasin var. Boksör...
Babasının kamyonetinden akü çalan 4 kişiyi nakavt ediyor, hırsızlar Pala’dan şikayetçi oluyor. Pala sanık, hırsızlar davacı, iyi mi!
Hakim de Pala Yasin’i tahliye ediyor, ama bizim Pala, kararı ‘hapis’ diye yorumlayınca basıyor mahkemeye küfürü... 37 günde güçbela dışarı çıkabiliyor.
* * *
Bu örnekler çoğaltılabilir tabii ki..
Son olarak, ne kadar dengeli bir hayatımızın olduğunu anlatmam için yakınımdan bir örnek verip konuyu kapatacağım.
Çok sevdiğim ağabeyim, gazetelerde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin ‘Kriz geliyor, çok para harcamayın, tasarruf yapın’ beyanatını bana da okuyor.
Bir saat sonra 1.400 TL’lik giyim alışverişi yapıyor.
Allah’tan ağabeyimizin pazarlık gücü var da, rakam 1.000 TL’ye iniyor.
Dedim ya Türkiye, alem bir ülke...
Doğal olarak böyle bir ülkede dengenin bir şekilde sağlanması gerekir değil mi?
Çok şükür ticaret erbabları da bu açığı görmüşler. Bilezikleri piyasaya sürmüşler, millete de takmışlar!
Vallahi yakıştı.