Zafer’di, Ramazan’dı derken çifte bayramı geride bıraktık.
Yollarımızın durumu bildiğimiz gibi. Yine kan gölü... Bayram öncesinde de uyarmıştık, “aman dikkat” diye... Ama dinleyen kim... Her şey bildiğimiz gibi... Bir tek bayramlar eskisi gibi değil... Malum bayramların meşhur sohbetlerinin başında gelir...
“Nerde eski bayramlar?”
Sonrasında da büyükler anlatmaya başlar, küçükler de dinlermiş gibi yapar...
Eski bayram, eski bayram diyorum ama, eskiye gitmeye gerek yok ki... Geçen seneki bayramdan bile eser yok...
Manisa’da protokolün katıldığı -ya da katılamadığı- bayramlaşma bunun en açık örneği...
Masalar bomboş... Gelenlerin bir kısmı da mecburiyetten.Belediye Başkanı Cengiz Ergün şehir dışında, yerine vekili var. Haksızlık etmeyelim, sadece Cengiz Ergün değil dışarıda olan, bir çok kişi dışarıda. Fırsat bu fırsat, dokuz günü değerlendirme düşüncesi hakim herkeste.
Kimseyi de ‘neden yoksun?’ diye eleştirmeye de gerek yok. Yaz mevsimi. Uzun bir tatil. Böylesi bir ortamı da, fırsata çevirmek kadar haklı bir gerekçe bence de yok. Kısacası bu iş böyle uzun bir süre devam edecek.
Bayramlar yaz mevsiminde denk geldiği sürece, bizim bayramlarımız tatil bayramına dönecek. Bayramda en keyifli olacak kısımda turizmciler olacak...
Ramazan’da Manisa’da durgunluk hakim olur. Hele yazın kavurucu sıcaklığı da üstün gelmişse, durgunluk daha da artar. Ramazan’ın ruhu da etkilidir ama, asıl sıcakların da etkisiyle kimse kimseyle polemiğe girmez. Krizler yaratma derdine düşmez. Her şey bayram sonrasına bırakılır.
Bu bayramda Manisa’da böyle oldu. Biraz CHP’de kıpırdanma oldu, bir de öğretmenevi müdürü kim vurduya gitti o kadar...
“Uyumuştu, haberi yoktu” derken görevden alındı.
Aslında ben Manisa sokaklarını yazacaktım...
30 gün sabredip, Ramazan’ın son günün de patladığım derdime gelecektim. Başında da söylediğim gibi Ramazan bitti.
Bugün artık Manisa için toparlanma vaktidir. Kaldırımlarda yaşanan işgaliye rezaletine bir dur demek için geç kalındığı bir gün...
Bunların yazarken de bir dönem önceki başkan Bülent Kar’ı da anmak lazım. Vur deyinde öldürmüştü gerçi başkan Kar ama, herkes hizaya gelmişti.
Şimdi ise durum felaket boyutunda. Ramazan’da Manisa sokakları, İstanbul’un Asmalı Mescidi’ne döndü. Ramazan dolayısıyla kebapçısından tuttun, kahvecisine kadar herkese tolerans verildiği bir gerçek. Ama bizim yapımız ne yazık ki toleransa müsait değil. Ne yazık ki, “okşandıkça daha fazlasını istiyoruz.”
Bu işgalden vatandaş kadar, zabıta da dertli. Onlarda çaresiz. İsmini vermeden yazmam lazım; Ne olur ne olmaz, başlarına dert açmayım. Ne kadar uyarsalar da, özellikle “meclis üyelerinin desteğini alan dükkan sahiplerinin kaldırımları işgal etmeye devam ettiğini” söylüyorlar.
Bu Ramazan da kaldırım işgalleri konusunda en korkusuz olan, kural tanımayan grup yine lokantacılar oldu. Özellikle kebapçılar. Tamam; insanımız Ağustos sıcağında iftarını dışarıda açmak istiyor. Burayı anladık ama, masalar öylesine şuursuzca yerleştirildi ki, evine ulaşmaya çalışan vatandaşımız bile, kaldırımda yürüyemeyecek hale geldi. Yayalar yollara taşmak zorunda kaldı. İyi ki “bu kaldırımlar genişlemiş” diyerek, Bülent Kar başkanın kulaklarını bir kez daha çınlatayım.
Dedim ya, bunların hepsinin Ramazan ayı için uygulanan bir istisna olduğunu düşünüyorum. Çünkü Başkan Cengiz Ergün’ün bulunduğu bir ortamda böylesine düzensizliğin uzun süreli olmayacağını tahmin ediyorum. Kaldırım işgali diye isyanımı yazdım. Amacım işletme sahiplerine tanınan kaldırım işgaline son verilmesi değil. Belirlenen metrelerdeki işgal devam etsin.
Ama bu kuralların dışına çıkanın de tepesine binilsin...