Çanakkale'de 2 gün neler yapılır?

4 Şubat 2018

Siz hiç Bolu diye yola çıkıp Çanakkale'ye gittiniz mi? Hadi gelin 2 günlük Çanakkale gezisi burada.

Biz her şeyi Bolu diye ayarlayıp, yanımıza polarlarımız, kalın pijamalarımızı alıp çantalarımızı ona göre hazırladık. Abant, Yedigöller notlarımız çıkardık,
kalacak yerleri araştırdık ve ani bir kararla Çanakkale'ye gitmeye karar verdik. İki günümüz dolu dolu geçsin diye Çanakkale'yi seçtik ve yaklaşık 5 saatte İstanbul'dan Çanakkale'ye vardık. Ve elbette kalacak bir yer yine ayarlamadık :) Aslında ayarladık gibi ama yanlış yeri ayarlamışız :)

Öğretmen evinde kalırız diye düşündük ve yoldayken sadece yer olup olmadığını sorduk. Onlar da tek gecelik yer olduğunu fiyatının da 160 TL olduğunu söylediler. Biz buna güvenerek Gelibolu'dan Lapseki'ye geçtik ama ben bu arada yol boyunca Eceabat neresi? Bir taraf Eceabat diğer taraf Lapseki acaba nereden gitmemiz gerekiyor gibi sorular sorsam da bunları pek önemsemedik :) Biz Lapseki'ye vardık ve öğretmen evine geldik ama görevli amca benim adıma yer ayırtılmadığını söyleyip, fiyatının da 100 TL olduğunu söyleyince anladık ki biz olmamız gerek öğretmen evinde değiliz:) Peki burası orası değilse bizim öğretmen evimiz neresi? İşte yolda gelene

Yazının Devamı

Yunanistan'ın iki cenneti: Halkidiki ve Thassos

20 Eylül 2017

İstanbul'dan yaklaşık 8 saat uzaklıktaki bu cennet gibi tatil beldesine gitmeye karar verdiyseniz, sizi böyle alalım. İşte haftalarca çalıştığım tatil notları ve gidip gördüklerim... Çok sıkı çalıştım çoook :)

Öncelikle, biz 4 kişi olduğumuz için arabayla gidip orada ev kiralamaya karar verdik. Bu karar sonrası vize işlemleri ve araba ile çıkışımızda gerekli olan evrakları hazırladık.

Vize başvurumuzu yapıp, aracın belgelerini hazırladık. Araç belgeleri için yeşilkart ve yeni ehliyet(ehliyeti kimse kontrol etmedi) gerekiyor. Gideceğimiz yerleri, koyları, kiraladığımız evlere olan uzaklıklarını, aklınıza gelebilecek tüm ayrıntıları ince ince hesaplayıp, notlar çıkardık. Sonra Sygic isimli bir offline harita indirdik. Uygulama 1 hafta ücretsiz. Biz dönüşümlü olarak bitmeye yakin bir daha indirdik:)

Bu arada Hem Halkidiki de hem de Thassos'ta ev kiralayarak tatili daha uyguna getirmiş olduk. Halkidiki'deki evimize 4 gece için 1360,41 Tl ödedik.

Gitmeden önce, buradan makarna, peynir ve zeytin çeşitleri, ton baliği, su, ayçiçek yağı, plastik tabak, karton bardak, atıştırmalık, kahvaltılık, termos...baya alışveriş yaparak tatilimize başladık:)

Not: Okuduğum notlarda fazlaca sivrisinek oldu

Yazının Devamı

Yoksa siz hala gitmediniz mi?

9 Mayıs 2017

Hadi itiraf edin, kaç kez önünden geçip bir ara buraya gelelim dediniz! Ben pek çok kez söyledim bunu. Sonunda da geçtiğimiz haftalarda ziyaret ettim ve çok beğendim. Beşiktaş’ta bulunan Deniz Müzesi, Türkiye’nin denizcilik alanındaki sayılı koleksiyonlarına ev sahipliği yapıyor. Giriş ücreti için yetişkinlerden 7,50 TL alınırken, öğrencilerden ücret alınmıyor :)

Müze girişinde sizi Türk denizcilerinin heykelleri karşılıyor. Okumadan geçmeyin. Denizcileri bitirdiğinizde sizi bakmakla bitiremeyeceğiniz büyük, padişahın gezi teknesi karşılayacak. Öyle bir tekne düşünün ki tam144 kürekçi çekiyor. Bu kadırga 40 metre uzunluğunda 7 metre genişliğinde ve tam 58 ton ağırlığında. En önemli özelliği ise hala var olan en eski kadırga olması. Onu gördükten sonra müzedeki diğer tekneler, kayıklar yanında küçücük kalacak.

Sadrazamların, sultanların, padişahların gezdiği pek çok kayık ile karşılaşacaksınız burada. Tuğralar, armalar, Milli Mücadele’de kullanılan kayık, Nusret Mayın Gemisinin maketi ve parçaları, Atatürk’ün Florya’da kullandığı sandallar, deniz savaşlarına ait parçalar, silahlar, haritalar. Burada denizciliğe ait ne varsa bulabilirsiniz. Osmanlı döneminin ihtişamlı yaşamı burada

Yazının Devamı

Haydarpaşa'da kitap günleri

11 Haziran 2016

İlk gün koşa koşa gittiğimiz 8. Kadıköy Kitap Günleri İstanbul'un en güzel yerlerinden Haydarpaşa Garı'nda başladı. Bu yıl 112 yayınevi ve 8 sivil toplum kuruluşu katılıyor. Kitap Günleri, 53 söyleşi ve 600'e yakın imza günü ile ve 5 Haziran'a kadar da devam edecek.

Peki nasıl gidilir derseniz..

Aslında pek çok yol var. Biz metrobüs kullandık, Söğütlüçeşme'den de yürüdük, ama ben yürümek istemiyorum derseniz, Haldun Taner Sahnesi, Söğütlüçeşme Metrobüs Durağı ve Bostancı Otobüs Durağı'ndan Haydarpaşa'ya sabah 9.30'dan itibaren her saatte bir ücretsiz ulaşım var. Ben bunları da kullanmak istemiyorum derseniz de Karaköy'den motorla Haydarpaşa'ya gelebilirsiniz. Ki bence bu en güzel yol, denizden denizden püfür püfür..(Bu yolu yeni öğrendim, daha önce bilseydim bunu kullanırdım:)

İşte yaklaşıyoruzz:)

Not: Bizim gibi çıkıştan girmeye çalışmayın, yönlendirmeleri takip edin:)

İlk girişte sizi broşürlerin ve Kadıköy Belediyesi'nin hazırladığı bez çantalar karşılıyor. Kolunuza çantanızı takıp, vagonların arasındaki turunuza başlayın. Pek çok kitabevi ve indirim var. Ayrıca bir de sosyal sorumluluk projesi var. Katılan her yayın evi, kütüphane ve okullar için en az 100 kitap bağışlayacak.

Yazının Devamı

At kendini çadıra, bak keyfine

11 Ocak 2016


İki günlüğüne bırakın şehirlerinizi, teknolojinizi, lükslerinizi, işlerinizi ve evlerinizi, GİDİYORUZ... Daha önce hiç duymadığınız kadar kuş sesleri eşliğinde, hayatınızda hiç olmadığı kadar huzurlu uyanacaksınız bu sabah. Geç kalkmanız pek mümkün değil burada, eğer mevsimlerden yazsa, güneş doğar doğmaz sizi de uyandıracak.

Bizim geçtiğimiz yaz aylarından birinde kamp durağımız Saros Kömür Limanı oldu:) Buraya arabanız ya da motosikletiniz olmadan gelmek biraz zor. İstanbul'dan çıkıp Tekirdağ, Edirne derken Çanakkale'nin bu saklı yerine yaklaşık 4 saatte ulaşabilirsiniz. Dikkatli olmanız gereken bir nokta, gece yol zifiri karanlık, virajlı ve uçurumlu. Eğer gelebiliyorsanız gündüz gelmenizde fayda var.

Çadırlarımızı gece gelip, gördüğümüz ilk yere kurduk:) Zemin biraz taşlı ama boşverin 2 geceliğine bırakın yumuşak yataklarınızı, doğa hepsinden çok daha rahat:)

Yazının Devamı

İş çıkışı nereye gitsek?

17 Aralık 2015

Bir haftayı daha neredeyse bitirmek üzereyiz. Uzun zamandır ev ve iş arasında mekik dokuduğumuzu fark edince biz de attık kendimizi dışarı. Evet hava soğuk ve yağmurlu olabilir ama bu bizi durdurabilir mi? Elbette hayır diyenlerdenseniz o zaman koşun Cihangir'e gidiyoruz. Bir kaç gün önce bulduğumuz butik kahvecilerden rastgele biri için yollara düşüyoruz. Ne için? Farklı bir tat uğruna, Sonuç? Pek iç açıcı değil:)

Peki ama nasıl gidilir Cihangir'e?

Metrodan Taksim'de indikten sonra İstiklal'e girmeden Sıra Selviler'den buraya ulaşabilirsiniz.

Bizim listeden seçtiğimiz yer Brew Lab isminde sevimli bir kahve dükkanıydı. Ortamı oldukça rahat ve müzikler çok keyifli. Pek çok çeşit kahve bulunuyor burada. Tuzlu Karamelli ve Flat White isminde iki kahvesini deneme şansımız oldu bizim. Tuzlu Karamelli de ne öyle diyebilirsiniz ki çok haklısınız, ismi zaten evet ben farklıyım diyor ama, biz ısrarla denemek istedik. Ve anladık ki, tereyağ ve karamel kahve için pek bizlik değil:)

Yazının Devamı

Galata Simitçisi

14 Aralık 2015

Bundan yaklaşık 2 ay kadar önce Karaköy'de dolaşırken tesadüfen fark ettiğimiz Galata Simitçisi, yolumuz düşerse uğrayacağımız bir yer olmaktan çıkarak, haftasonu planımıza dahil ettiğimiz bir mekan haline geldi. Günün her saatinde yenebilen simidi, fırından çıktığı gibi yemek için bizim tek durağımız artık burası. Burada sadece simit yok, biz tahinli çöreğini ve simidini test ettik sıra sıra gidiyoruz:) Küçücük bu simitçinin önünden fark etmeden geçip gittiyseniz bir uğrayın derim. Yetişmeniz gereken bir yer yoksa, bizim gibi termosunuza çayınızı alıp, Karaköy sahilde keyif yapabilirsiniz.

Bizim yaptığımızı yapın demiyorum ama hazır Karaköy'e kadar gelmişken Güllüoğlu'na uğrayın ve çok abartmadan bir kaç çeşit baklavanın tadına bakın. Üstüne bir de balık ekmek yediniz mi tamamdır. Kısacası Karaköy'e gelerek mini bir gastronomi turu yapabilirsiniz. Şimdiden herkese afiyet olsun:)

http://gezginayi.blogspot.com.tr/

Yazının Devamı

Siz hala koşmuyor musunuz?

9 Aralık 2015

37 yıldır iki kıta arasındaki en önemli etkinlik olan geleneksel İstanbul Maraton'unu sorunsuz atlatmanın gururuyla yazıyorum bu satırları:) İlk maraton deneyimim ve ilk kez kapalı olan yollara bakmadan geçirdiğim en değerli hafta sonum.Önemi büyük!

Ve işte yürüyoruz...

Sabahın erken saatlerinde Altunizade'ye geldik. Kalabalığa katılıp katılmama konusunda biraz kararsız kaldıktan sonra Altunizade'de bıraktığımız bedenlerimizi köprü girişinde bulduk.Kalabalığa güvenmek zorundasınız burada:) Şaşırtıcı derecede bir düzenle köprüye kadar kimse kimseyi ezmeden geldik. Çok çeşit insan görmek mümkün burada. Ama sıklıkla karşılaşılan görüntü, buldukları yüksek yerlere çıkarak fotoğraf çektiren insanlar...

Her gün işe gidip eve gelmek için kullandığım Boğaziçi Köprüsü'nden bu kez keyif için geçiyor olmak tarifsiz bir mutluluk:) Sadece geçip gitmekle olmaz dediler, köprü üzerinde kahvaltı şartmış. Öyle şey mi olur demeyin, oluyormuş gerçekten. Bakın...

Yol boyunca kucağımızda taşıdığımız Bobo'da köprüyü yürüyerek, trafiksiz ve stressiz geçmiş olmanın mutluluğunu böyle kutladı...

Ama biz bu fotoğrafları çekerken neler mi oldu?

Yazının Devamı