Gül Mutlu Eskihancılar

Gül Mutlu Eskihancılar

gulmutlu.eskihancilar@gmail.com

Tüm Yazıları

Adam adama bağırıyor! Kadın kadına bağırıyor! Kadın adama bağırıyor! Adam kadına bağırıyor! Televizyondaki gündüz programlarında herkes bağrış çağrış. İzleyelim de bir şeyler öğrenelim dediğimiz açık oturumların katılımcıları, sürekli birbirlerine bağırıp çağırıyorlar. “Ne kadar bağırırsan o kadar haklısın” kafasına teslim olmuş gibiler. Üstelik hepsi de aynı anda bağırıyorlar. Konuşulanları anlayabilene aşk olsun. Sanki kimse söyleminin içeriğine güvenmiyor ve karşısındakini desibeliyle ezmek istiyor. Zaten aslına bakarsanız kimse kimseyi de dinlemiyor...

Haberin Devamı

Büyüklerin hayatında hep bir bağrış çağrış... Ve maalesef bu bağrış çağrış kâbusuna şahit olarak büyümeye çalışan çocuklar da bunun normal bir davranış biçimi olduğunu sanarak büyüyorlar. Mesela, geçen gün kürsüye çıkıp büyükleri kadar ustaca bağıran çocuğu görünce kanım dondu. Ah be evladım sen daha çok küçüksün...

***

Konuşurken bağırmak yetmezmiş gibi bir de yazarak bağıranlar, bağrışlarını gözümüze sokanlar var. Telefonda mesaj yazarken sadece büyük harf kullanmak yüksek ses, yani bağırmak anlamına geliyor.

İşin özü: Herkes herkese bağırıyor... Vallahi billahi çok sıkıldım artık!

Kıssadan hisse

İslam âlimlerinden biri, öğrencileriyle Basra kıyısında gezinirken deniz kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görür. Öğrencilerine dönüp “İnsanlar niye birbirlerine öfke içinde bağırır?” diye sorar.

Öğrencilerden biri, “Çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince mübarek zat, “Ama sinir olduğumuz insan yanı başımızdayken neden yüksek sesle konuşuruz? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de duyurabilecek ve demek istediklerimizi rahat aktarabilecekken niye avazımızın çıktığı kadar boğazımızı yırtarak bağırırız?” diye tekrar sorar. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlar...

“İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak mecburiyetinde kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları lazım gelir. Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine daha sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır.

Haberin Devamı

Peki, iki insan birbirini daha fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar. Çünkü, kalpleri birbirine daha da yakınlaşmıştır. Bir süre sonra artık konuşmalarına bile lüzum kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini hakikaten seven insanların yakınlığı böyle bir şeydir.”

Daha sonra mübarek zat, öğrencilerine bakarak şöyle devam eder: “İşte bu sebeple tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözlerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”

***

Ne demişler...

Zerzevatçı bağırır, sarraf bağırmaz.

Eskici bağırır, antikacı bağırmaz.

Söyleyecek sözü, fikri kıymetli olan bağırmaz.

Haberin Devamı

Bağıran düşünemez, düşünmeyen kavga eder.

Kademeli tarife fena çarptı

Elektrik faturaları gelmeye başladı ve duman olduk. Türkiye genelinde olduğu gibi Bodrum’da yaşayanlar, bizler de elektroşok yemiş gibi paralize olduk. Yapılan zamlar açıklandıktan sonra faturalara dair endişeli bir bekleyiş zaten başlamıştı ama bu kadar bir anormallik beklenmiyordu. Ocak ayı faturası eline geçenler eşini dostunu, komşusunu arayıp veryansın etti. Henüz faturalarla yüzleşmemiş olanlar ise anksiyete yaşamaya başladı. Mesela, ben matbu faturanın gelmesini bekleyemedim. Üç gün boyunca defalarca Aydem’in fatura sorgulama sayfasına girerek, acı gerçekle bir an önce karşılaşmak istedim. Hani, korkunun ecele faydası yok misali... Sonunda fatura bedeli ekrana düştü. Aman efendim, düşmez olaydı keşke. Aklım başımdan gitti ve hâlâ da yerine gelmiş değil. Zaten de gelmesin! Bu işin daha Şubat’ı var, Mart’ı var...

***

Tarifeli fatura sistemi devreye girmeden önceki ay ödediği faturası 634 lira olan bir arkadaşıma bir sonraki ay gelen fatura bedeli 2 bin 773 lira.

Fatura detaylarına bakıldığında görünen şu: 600 kilovatlık elektrik kullanımı, bir sonraki ay 1433 kilovata çıkıyor. Yani kullanımda 2,5 katlık bir artış var. Fatura bedelindeki artış ise bir önceki faturanın tam 4 katı.

***

Yeni bir düzenleme daha yapıldı ve aylık tüketim kotası 150 kilovattan 210 kilovata çıkarılacak dendi. Kış aylarında elektrik kullanarak ısınmaya çalışan hiçbir hane, 210 kilovat kademesinde kalamaz. Bu durumda, yüksek faturalar cebimizi yakmaya ve bizler isyan etmeye devam edeceğiz gibi duruyor.