Gülhan Şen

“Kıyıyı gözden kaybetme cesareti olmayan insan, yeni okyanuslar keşfedemez” demiş André Gide... Aslında hepimize gereken tek şey, o ilk ‘cesaret adımı’ ve sonra keşfedebileceğimiz nice okyanuslar...

Bir hafta önce Karabük Üniversitesi’ne söyleşiye gittim… Öğrenci arkadaşlar seyahat ve medya üzerine birçok soru sordu…Meraklarını gidermekten bir adım öteye geçerek, ilham vermek adına en çok ‘özgünlük’ ve ‘cesaretten’ bahsettim! Zira geleceğe baktıklarında hayallerinin peşinden koşmak için en çok ümide ve cesarete ihtiyaçları olduğunu biliyordum.

Kendin olabilmeyi başarmak
Hepimiz ‘biricik’ ve ‘benzersiz’iz hayatta! Bu kadar sıra dışı bir güzelliği sıradanlaştırmaksa, korkularımıza yenik düşmekten kaynaklanıyor bence. “Çevrem bu fikre ne der?” “Başarabilir miyim ?” “Böyle giyinsem komik duruma düşer miyim?” İşte bu tarz kaygılarla hep alışılmış ve onaylanmış olana çekilmeye başlarız zamanla, dolayısıyla ortalamaya ve sıradanlığa…
Oysa fark yaratan insanlar tüm dünya onlara karşı çıksa da doğru bildiğinden, inandığından şaşmayanlardır! Başka deyişle ‘kendi olabilmeyi’ başarmışlardır…

Kristal berraklığında fıstık yeşili sular, pudra gibi kumlar, göz alıcı okyanus manzaraları sunan lüks otel odaları… Gözlerinizi kapatıp böyle bir yer düşlediğinizde onun Afrika’da olabileceği aklınıza gelmez. ‘Zanzibar’, birçok kişi için henüz hayali kurulmamış rengarenk bir Afrika rüyasıdır! ‘Zanzibar Adası’, Afrika’nın orta doğu kısmındaki ‘Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti’nin en önemli 3 turistik noktasından biri. ‘Kilimanjaro Dağı’ maceraperestleri, ‘Serengeti Milli Parkı’ safaricileri, ‘Zanzibar Adası’ da deniz ve doğa tatili için gelenleri ağırlar. Tanzanya kıyılarından 37 km. uzaklıkta, Hint Okyanusu üzerindeki Zanzibar, özerk bir bölge. Kendi devlet başkanı ve parlamentosu var. ‘Siyahların Sahili Ada’nın ismi bana her zaman bilimkurgu kitaplarındaki fütüristik mekan isimlerini hatırlatırsa da kelimenin kökeni Farsça’dan geliyormuş. Zangi (siyah), bar (sahil) demek. Yani ‘Siyahların Sahili’! Zaman içinde Zangibar, Zengibar’a sonra da Zanzibar’a dönüşmüş. Bizdeki ‘Zenci’ kelimesi de aynı kökenden geliyor. Günümüzde her ne kadar ayrımcı bir ifade olarak algıladığından kullanmaktan kaçınsak da aslında temel manasıyla sadece ‘Siyah’ demek. ‘Baharat Cenneti’ Zanzibar’a aynı

Singapur’a görür görmez bayılacaksınız! Aklınızdan geçen ilk kelimeler: İhtişam, lüks, çarpıcı ve vay be!

Singapur Cumhuriyeti, Güneydoğu Asya’da, Malezya’nın güney ucunda bir ada ülkesi. 63 küçük adacık ve ana adadan oluşan 710 km2’lik alanıyla dünyanın en küçük ülkelerinden. O kadar küçük ki, dünya haritasında başkenti işaretlenince tüm ülke kaplanıyor. Bu yüzden lakabı ‘Küçük Kırmızı Nokta’. Ama bilim ve teknolojiyle hızlı bir büyüme kat ederek ‘Asya Kaplanları’ denen dört ülkeden biri haline geldi.

Suç ve ceza sokakları temizledi
“Bal dök yala!” tabirini kullanabileceğimiz ülkelerden biri. Bunda yasakların ve caydırıcı cezaların etkisi büyük! Yere tükürmek, çöp atmak, kamusal alanlarda sigara içmek ve toplu taşıma araçlarında yemek yemek yasak. Cezası en az 230 dolar. Bu yıl sokağa sigara izmaritleri atan birine 15 bin dolarlık rekor ceza kesildi!

Sentez dil: Singilizce la!

Size de hayatınızın bir döneminde olmuştur! Bir şarkı duyarsınız ve sözleri bilmediğiniz bir dilde olsa bile bir kelimenin, bir tınının büyüsüne kapılıp şarkıda mevzu edilen yere gidesiniz, orada olasınız gelir! Şarkılar en kışkırtıcı turizm elçileridir, düz yoldan ruha dokunur!
Geçen hafta Filipinler’in Boracay Adası’nı anlattığım yazıma Romanyalı Akcent grubunun ‘Boracay’ şarkısından bahsederek başlamıştım… Çünkü radyoda duyduğumda güzel melodisiyle dilime takılan ‘Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay’ nakaratından sonra merak etmiş araştırmıştım Boracay’ı! Filipinler’e gittiğimde 7 bin 107 ada içinden ilk görmek istediğimin Boracay olması da bu nedenleydi…
İtalyan şarkıcı Fred Buscaglione 1950’lerde ‘I found my love in Portofino’yu (Aşkımı Portofino’da buldum) bestelediğinde muhtemelen şarkısının dünyanın dört bir yanından turistleri İtalya’nın o küçücük balıkçı kasabasına çekeceğini bilmiyordu! Yaklaşık 500 kişinin yaşadığı ve yarım saatte bile gezilebilecek köy, yazın cruise’lerle gelen binlerle şerefleniyor. Ortaokulda Vaya Con Dios ‘Ay ay ay Puerto Rico’ dedikçe, Angelita ve Manolo’nun ailesine takılan aşkının şehri Porto Riko’yu görmek isterdim...
Alphavill

Filipinler’in yedi kilometre uzunluğundaki ‘Boracay’ Adası, kendine has kumu, muhteşem denizi ve renkli gece hayatıyla yılda bir milyon turisti ağırlıyor

“Fly to me in Boracay, Boracay, Boracay…” Romanyalı ‘Akcent’ grubunun Sandra N.’yle düet yaptıkları huzur verici Boracay şarkısını iki yıl önce duyduğumdan beri Boracay Adası’nı seyahat listeme koymuştum.
Ancak yakın zamana kadar Filipinler’e gitmek pek de kolay değildi doğrusu, o yüzden erteledim durdum. Müjdeli haber, nisan başında geldi, Türk Hava Yolları ‘İstanbul - Manila’ direkt seferlerine başladı! Hiç zaman kaybetmeden yola koyuldum.
Önce 12 saatlik bir uçuşla Filipinler’in başkenti Manila’ya vardım, oradan pervaneli bir uçakla 1 saatte Panay Adası’ndaki Caticlan’a uçtum, oradan da 20 dakikalık bir feribot yolculuğuyla nihayet tropikal Boracay Adası’na ayak basabildim! Havaalanlarındaki pasaport & bagaj işlemleri ve aktarma için bekleme sürelerini de hesaplarsak 20 saati bulur Boracay’la kavuşma maceramız... Küçücük, cennet gibi bir ada Boracay,
7 km uzun, 1 kilome- tre geniş. Filipinler’in 7 bin 107 adası arasından sıyrılıp kendine hatırı sayılır bir şöhret yaratmasını ise muhteşem plajlarına ve

Siz hâlâ İtalya seyahati denince aklına sadece Roma, Floransa ve Venedik gelenlerden misiniz? Yoksa Amalfi Sahili, Como ve Sicilya gibi İtalyan güzelleriyle tanıştınız mı?

Güney İtalya’da bulunan Puglia; Bari, Polignano A Mare, Alberobello ve Lecce gibi sahil kasabalarından oluşuyor.
“Denizi seven Puglia’yı da sever!” diyor İtalyanlar. Burası 800 km. sahil şeridiyle çevrili; doğusunda Adriyatik, batısın- daysa İyon Denizi var. Sadece deniz, kum, güneş tatili de vaat etmiyor üstelik!
Doğal güzellikleri kadar lezzetleriyle de kalbinizi çalacak bir yer. Her ne kadar Türk turistler için İtalya’nın en az bilinen bölgesi olsa da Hollywood bile Puglia’nın cazibesine kapılmış durumda. 2.5 sene önce bölgenin adı tüm dünyada bir anda dergileri süsledi. Zira iki Hollywood starı Justin Timberlake ve Jessica Biel burada evlendi! Brindisi şehrindeki küçük kasaba Fasano’daki süper lüks Borgo Egnazia Resort’ta.
Konu Puglia’nın yıldızını parlatmaksa asıl adını anmamız gereken kişi, Ferzan Özpetek elbette... Özpetek, bölgedeki Lecce şehrini ‘Serseri Mayınlar’ ve ‘Kemerlerinizi Bağlayın’ filmleriyle tüm sinemaseverlere merak ettirdi. İtalyanlar kendisine

Dükkanların, restoranların vitrin camlarına ‘Türkçe konuşulur’ notları iliştirilmiş… Menüler Türkçe, girdiğiniz hediyelik eşyacılarda ürünlerin altında Türkçe açıklamalar yazılmış, Türkiye’den geldiğinizi öğrenince herkes gülümsüyor ve üç beş kelimeyle de olsa sizinle Türkçe konuşmaya çalışıyor.
15 sene önce burası neresi diye sorsam “Bir Yunan adasıdır” cevabını duymak kesinlikle ütopik olurdu! Tarihteki acılarla hatırlayanlar bir yana bizim kuşak için bile Yunanistan’ın adı, sadece karasuları ve kıta sahanlığı, ulusal hava sahası sorunları; Kardak Kayalıkları kriziyle gündeme gelirdi…
Ancak 1999’da her iki ülkeyi de sarsan deprem felaketlerinin ardından halkların birbirine duyduğu merhamet, gösterdiği dayanışmayla iki devlet arasındaki diplomasi de yepyeni bir döneme girdi.
Yunan adalarına seyahat edecek Türklere 2012’de sağlanan vize kolaylığının ardındansa iki komşu birbirine daha sık gidip gelmeye ve birbirini daha iyi tanıyıp, sevmeye başladı.

Dostluktan öte, kardeşçe...

Dünyaya kalp gözüyle bakmaktır seyahat! Yazar Mark Twain, “Önyargı, bağnazlık ve dar görüşe karşı çare seyahattir!” demiş...

Twain’in sözü seyahat deyince akla gelen ‘yurt dışına tatile gitmek, alışveriş yapmak, eğlenmek, yemek içmek’ niyetinden çok farklı, değil mi?
Değişik kültürleri, coğrafyaları, gezegenimizi paylaştığımız uzak diyarların insanlarını ve canlılarını tanımak üzere yola çıkanları tenzih ederim…
Ancak bir turla katıldığım Miami seyahatinde rehberimiz üç ekstra tur seçeneği sundu; biri müthiş güzel Key West Adası, diğeri Cape Canaveral Uzay Üssü (evet uzay üssü! Fazla söze gerek var mı?) ve Sawgrass Mills Outlet Merkezi. Sizce yolcuların çoğunun oyuyla nereye gittik?
Elimizde poşetlerle dönerken birçoğumuz büyük bir gurur içindeydi muhakkak; “Aa bunu nereden aldın?” diye sorulunca “Miami den şekerim” cevabının dayanılmaz cazibesinden olsa gerek. Motivasyonu ne olursa olsun herkes seçimden gayet memnundu.
Oysa seyahat; kalp gözümüzü açarak, zihnimizi şablonlardan arındırarak, maceraya yelken açarak ve zorluklara meydan okuyarak, yeni şeyler öğrenmenin, keşfetmenin aşkıyla yapıldığı zaman anlamlı. Ancak o zaman ruhumuz zenginleşir, gezmenin,