1977’deki “kanlı 1 Mayıs” için Profesör Halil Berktay “güneş yüzü görmemiş” bir iddiayı ortaya attı:
“Kanlı 1 Mayıs’ın arkasında derin devlet yapılanması yoktu. Sol içinde çeşitli fraksiyonlar arasında bir çatışmadır.”
Berktay da o gün Taksim Meydanı’ndaymış.
Olayların canlı tanığı olarak anlatıyor:
1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’nda ölenlerin sayısı 36’tıydı.
Bunlardan sadece 3’ü kurşunla öldürülmüştü.
Diğer 33’ü ise silahlar patlayınca çıkan panikte ezilerek hayatlarını yitirmişlerdi.
Ortada ne kanlı bir derin devlet komplosu ne de etrafa gizlenmiş keskin nişancılar vardı.
Sol, kendi rezilliğinden bir mağduriyet efsanesi çıkardı.
Prof. Berktay “sular idaresinin duvarından yaylım ateş açan birilerini ve şimdi adı The Marmara olan otel çatışından kurşun yağdıran keskin nişancılar görmediğini” de söylüyor.
“Solun kendi arasında çatışması sonucu Taksim’e kan bulaştığı” görüşünü ise -özetle- şöyle izah ediyor:
Sol, her biri diğerini burjuvaziye ve CIA’ya hizmet ediyor olarak gören 50 küsur franksiyona bölünmüştü.
En kuvvetlisi tamamen Sovyet çizgisinde olan (TKP) Türkiye Komünist Partisi’ydi.
Taksim’deki gösteri TKP’nin egemenliğindeki DİSK’in kontrolünde gerçekleşti.
Diğer fraksiyonları -örneğin- benimde içinde olduğum Maocu diye bilinen kesimi, halkın kurtuluşunu, halkın yolu veya TİKKO gibi grupları ağına sokmamaya kararlıydılar.
O grupların bazıları “10 bin ölü versek bile gireceğiz ve Taksim Meydanı’nı revizyonistlere bırakmayacağız” diyorlardı.
Prof. Berktay’ın çok net olmasa da anlatımından çıkardığım sonuç “ateş açanların” işte bu alana sokulmayanlar olduğudur.
1 Mayıs 1977 hala yakın tarihin kozmik odasında.
Gerçeğin ne olduğu 35 yıldır ortaya çıkarılamadı/çıkarılmadı.
Prof. Halil Berktay’ın iddiası da olasılıklarından biridir.
Saygın bilim adamı kimliği, bu iddianın mülahazat hanesine “önemli” notuyla kaydı gerekir.
Belki ezber bozuyor ve zihin duvarlarını sarsıyor ama bir düşünün daha 72 saat önce Taksim Meydanı’nda “antikapitalist İslam” pankartlarının açılacağını kim aklından geçirirdi ki?
Demek istediğim o ki Taksim 1 Mayıslarında her şey mümkün.
Aşağıda kapitalizm karşıtı İslam konusuna da giriyorum.
SİYASİ İSLAM PANKARTLARI
TÜRKİYE siyaset haritasına iki “yeşil renk” girdi.
AK Parti’ye İslam kesiminden 2 “biz de varız” tavrıdır bu.
Birincisi Taksim Meydanı’ndaki 1 Mayıs gösterilerine katılan kalabalık bir grubun taşıdığı “kapitalizm karşıtı” pankartlar ve “emekçi İslam” söylemleridir.
AK Parti’nin küresel kapitalist çizgisinde -şimdilik- küçük bir fay kırığı.
Seçimlere kadar Erbakan’ın “milli görüş” politikasının dalları bu sloganlarla gelişecek mi?
Örneğin:
İslam’ın ilkelerinden “faizsiz” ekonomi taraftar bulacak bir açılım olabilir.
İkincisi özellikle Güneydoğu’da prim yapabilecek gibi görünen “İslami Kürt Hareketi”dir.
PKK ve destekçisi sivil örgütlenme bir süredir zaten “siyasi İslam” pratiğine yönelmişti.
Kürtçe vaaz...
Alternatif Kürtçe Cumalar...
PKK’ya İslami kesimden destek arama etkinlikleri...
Bu sonuncusu ise farklı bir Kürt / İslam örgütlenmesinin işareti.
O coğrafyadaki oylara parsel ayırımları için girişimler bunlar.
Seçimlere kadar siyasi İslam’da adacıklar / adalar ortaya çıkarabilecek sarsıntılar hissediliyor.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025