Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bugün Türkiye'nin 10. Cumhurbaşkanı seçiliyor.
Çankaya'da artık çok şeyin değişeceği konuşulmakta.
Bu yargı, olumluyu mu, olumsuzu mu işaretliyor?
Sorunun yanıtını zaman verecek.
Ancak...
Şimdiden bazı değerlendirmeler yapılabilir.
Çankaya'da anayasal çıtayı aşan cumhurbaşkanları dönemine ikinci kez parantez açılmakta.

Savaştan... İhtilalden...

Birincisi...
Merhum Korutürk'tü.
1970'lerin ağır siyaset bunalımları sırasında, "Korutürk'ün cumhurbaşkanı olarak ağırlık koyması" istenirdi.
Korutürk şöyle derdi:
"Benim arkamda Atatürk gibi Cumhuriyet'in kurucusu olmak büyüklüğü... İnönü gibi Kurtuluş Savaşı'nın muzaffer komutanı unvanı yok.
İhtilal lideri olarak da Cumhurbaşkanlığı'na gelmiş değilim.
Anayasa'nın üstüne çıkan kişisel ağırlığım yok.
Cumhurbaşkanlığı'nı, Anayasa maddeleri içinde yapıyorum."
.............
Bugün seçilmesi beklenen Ahmet Necdet Sezer, Korutürk'ün saptamasına şu eklemeyi de yapabilir:
"Ben, Özal ve Demirel gibi Cumhurbaşkanlığı'na, siyasi parti liderliğinden, Başbakanlık'tan gelmedim.
Ardıma düşecek milyonlarca taraftarım yok.
Fiili bir yarı başkanlık sistemi de uygulayamam.
Ben Anayasa Mahkemesi'nden gelen bir hukuk adamıyım.
Anayasal sınırlar içinde cumhurbaşkanlığı yaparım."
.............
Kısacası...
Çankaya'da en büyük değişiklik, sıra dışılığın devre dışı bırakılması olacaktır.
Çankaya'da olağanüstü hal, yerini olağana bırakacaktır.
Peki Türkiye genelinde bir bakıma yazgımız haline gelmiş olan olağanüstü haller karşısında bu yeni imaj çözüm mü?
Göreceğiz.

Çevre ve uzlaşma

Bir başka değişim boyutu...
Köşkün çevre düzenlemesi de farklı olacak mı?
Bitki örtüsü değil, insan manzaraları...
Acaba...
O çevreye, gelecek için model üreten bilim Nostradamusları, sanatçılar, düşünürler, sendikacılar, sosyal psikologlar da katılacak mı?
Futbolda ve at yarışında Cumhurbaşkanlığı kupaları var.
"Neden bilimde, teknikte, sanatta Cumhurbaşkanlığı ödülü olmasın" sorusu gündeme gelebilecek mi?
Bazı demokrasilerde olduğu gibi, eski cumhurbaşkanlarını, önemli sınır ötesi sorunlarda devleti temsilen görevlendirecek mi?
Toplumsal uzlaşmayı gerektiren büyük sorunlarda çeşitli kesimlerin simge kurumları ve isimlerinden kurulu bir Cumhurbaşkanlığı Konseyi devreye girecek mi?
Cumhurbaşkanlığı'nın kişisel ağırlık alışkanlığı yerini, Çankaya Köşkü'nde oluşacak ulusal uzlaşma ağırlığı alabilecek mi?
Kısacası...
Çankaya'da mutfak giderleri, araba sayısı, uçak kullanımı gibi makyaj görüntülerinin derininde değişiklik için böyle sorular var.

Ve değişmeyen...

Sezer'in bir hukukçu olarak çizdiği hukuk devleti vizyonunu genelde yadsımak zor.
Ama...
Bir de reel politika zorunluluğu var.
Anayasa'nın değişmez maddelerindeki temel ilkeleri korumaya alan kurumlar ve uygulamalar, bu zorunluluğun gereğidir.
Cumhurbaşkanları değişse de, o duyarlı alanlar değişmez.
............
Dürüstlüğe gelince...
10. Cumhurbaşkanı, bana 10. köyü hatırlatıyor.



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr