"Sevdanın vücudu...Gerçekten muhteşemdi; kadife gibi teninde hiçbir leke ve ben yoktu..... Ellerim dizlerinden yukarı doğru çıktığında..... Sevdada inlemeler başlamıştı..... Bana sokuldu..... İkimiz de oturmuş vaziyette iken..... Tempoya uyarak karşılık vermeye başladım. Vücudumun ortasında başlayan karıncalaşma sanki birden binlerce volt elektrik akımına dönüşüp Sevdanın vücuduna boşaldı."Bu satırları yazının başına koymam sizlerin devam sayfasına geçmeniz içindi.41 yaşında engelli bir erkeğin, ilk cinsel ilişkisini yansıtıyor.Delikanlılığa adım attığı yaşlardan itibaren "kas erimesi" hastalığı nedeniyle yaşamını tekerlekli sandalyede geçirmeye mahkûm olmuş.BAŞUCUMDA HAYAT adlı kitabın yazarı.Adı: Kemal Uluer.Bu cinsel ilişkiyi izleyen birkaç hafta içinde yaşamına yıllar önce verdiği kararla ve zamanlamayla veda etti. "Mutlu bir ölümün güncesi" alt başlığı olan kitap, Kemal Uluerin ölüme yaklaşırken ebemkuşağı kadar renkli, onu oluşturan yağmur damlacıkları kadar saf ve duru "günce" satırlarıyla örülmüş. Şu satırları "porno" sanmayın. "Sürprize" ulaşacaksınız: Ortak Bu kitabı da o verdi.Elimden bırakamadan aktı gitti.Kemal, çok istediği ODTÜ Mimari Bölümü sınavlarını kazanamayınca kendini resme veriyor.Renk ve doğa arasında fırça, palet, kitap ve müzikle geçen 5 yıl... Sonra SBFye giriş... Aynı sınıftaki Doğan Akınla tanışmaları... Yaşam boyu sürecek harikulade bir dostluğun ve ortak serüvenlerin başlangıcı. Doğan her gün sandalyesini iterek fakülteden çıkarıyor. Beraber zamanı bir çiçek gibi kokluyorlar. Müze, tiyatro, sergi, opera, doğa, arkadaşlarla piknik, meyhanelerde rakılama, müzik, nargile, kitap kurtluğu...Ilgaz Dağlarından Uludağa, Abanttan Yedigöllere, Safranbolu Evlerine, Ege, Akdeniz kıyılarına, antik kalıntılara geziler.Sandalyeyi ve Kemal Ulueri sırtlayarak her yere birlikte gidiyorlar. Kemal ve Doğan birbirlerine "ortak" diye sesleniyorlar. Milliyet haberlerinin başındaki arkadaşım Doğan Akın yazılarıma başlamadan her gün birkaç kez konuştuğum dostumdur. İyi gazeteci, derinliği ve duyarlığı olan genç bir aydındır. Son 10 tablo "Yaşamdan vazgeçebilecek değerlerin olduğu" yolunda bir yazıdan etkilenmiştir.Yazıdaki değer simgesel olarak Rahmaninovun 3. konçertosudur. Sanatçıların parmaklarından adeta canını da emen bir konçerto. Kemalin 3. konçertosu ise yapacağı son 10 tablo...Yazının başında yer alan cinsellik deneyimi de, dostuna "belki 10uncu tabloyu yapmaktan vazgeçirir" diye düzenlediği bir ilişki. Kemal, "Zamanı gelecek inzivaya çekileceğim. - T - serisi adını verdiğim 10 tablo yapacağım. 10uncu tablo bittikten sonra yaşama noktayı koyacağım" diyor. Veda etmek zamanı İşte "son."Avustralya yerlileri olan Aborijenler "artık yaşamlarına nokta koymak zamanı geldiğine inandıklarında" gizemli içsel güçlerini kullanarak, kalplerini kendi iradeleriyle durdururlar.Kemal önce bunu denemiş, başaramamış.Sonra... Başına naylon bir poşeti hava alamayacak şekilde sararak, kendini özel koltuğundan yere atmış.Dostları onu bulduklarında, yüzünde her zamanki mutlu ve geniş gülümseyişi varmış. Güncesinde bu eyleminin insanları intihara değil, dolu dolu yaşamaya yönlendirmesi dileği var."Ortak" Doğan Akın bu günceleri Enis Batura götürmüş. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmasını sağlamış.Bu kitap 11inci tablo...Yazıyı hiçbir şeye bağlamıyorum. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kemal 91 gün evine kapanır. 9 tabloyu bitirir. Ve son gün gelir. Güncesine "Tıpkı Budist rahibin her sabah omzundaki kuşa bugün o gün mü diye sorduğu gibi ben de kendime sordum. Evet, bu gün. Disk çalarıma Time to say good bye cdsini koydum. 10uncu tablomu 19 dakikada yaparak müthiş bir rekor kırdım. 14.45te 15 dakika süreyle Aborijenler gibi deneyeceğim. Olmazsa diğer yöntemi... Tüm insanları ve sizleri çok seviyorum, daima mutlu yaşayın."