13 küpeli gelin

GAP’ı, Diyarbakır’da Başbakan Erdoğan’dan dinlediniz...
Bir de Süleyman Demirel’den GAP’ı yansıtayım...
Önce “Neden Demirel’den?” sorusunun cevabı... 12 Eylül 1980 İhtilali’nden sonra Demirel yasaklıydı. O günlerdeki bir konuşmamızda şöyle diyordu: “Yasaklıyım. Burada dört duvar arasında oturacağıma, Türkiye’me faydalı olayım. GAP’ı hayata geçirmenin sorumluluğunu ve yetkisini bana versinler... Koloniyel şapkayı koyarım başıma, çekerim çizmeleri, bir çadır yeter... Parasını da zaten bulmuştum. 13 baraj, 13 küpeli gelindir benim için... Hepsini yaparım. Sonra da sulama kanalları... Dağları delip bu suları gürül gürül Harran’a akıtmak hayalimdir.”

13 küpeden biri

Para bastı
Bu başlangıçtan sonra işte Demirel’in gözüyle GAP...
GAP, Time dergisine göre, dünyanın en büyük 9 projesinden biri...
Bunun birinci ayağı, Dicle ve Fırat’ın alt kesimi sularıyla yılda 30 milyar kw saat enerji üretmektir.
5 sentten hesaplanırsa, üretilen enerjinin bedeli, 1.5 milyar dolardır.
Şimdiye kadar, 488 kw saat elektrik üretildi.
5 sentten karşılığı 25 milyar dolardır.
Yatırımın tümü 19 milyar dolar olduğuna göre, barajlar maliyetlerini çıkardı ve kâra geçti bile...
GAP olmasaydı da 488 kw saat enerjiyi doğalgaz ve petrolden üretmek zorunda olsaydık, 125 milyar dolar ödeyecektik.
GAP’ın 2. ayağı “sulama kanallarıdır.”
17 milyon dönüm arazinin sulanması demektir.
Gereken önem verilmedi. Kanallar tamamlanamadı. 1998’de MGK kararı aldırdım. 10 yılda yani 2008’de projenin tamamının bitirilmesi kararlaştırıldı.
Ne yazık ki, bitiş tarihinde başlanıyor.
Gene de memnunum.
Eğer sözler saman alevi değilse, başlamak bile önemli. Gerçi, tuzlanmalar nedeniyle bu projeden soğuyanlar olmuştu.
Oysa biz 1977’de Urfa Tüneli’nin temelini attığımızda, Urfa Ziraat Fakültesi’nin temelini de atmıştık.
Bu suyun nasıl kullanılması gerektiğini öğretmek, suyu getirmek kadar önemlidir. Elazığ’dan Suriye hududuna, 600 km içinde 5 göl oluştu. Gaziantep müthiş bir sanayileşme örneğidir.
Diyarbakır, Urfa, Mardin’de de Gaziantep örneği tekrarlanmalı. Urfa-Diyarbakır arasında büyük bir kargo havaalanı da yapıldı.
Sulama kanallarıyla GAP arazilerinde yapılacak üretimin, uçaklarla Dubai’ye, Abu Dabi’ye, Moskova’ya, Berlin’e, Londra’ya günü gününe sevki mümkündür.

9. Cumhurbaşkanı Demirel bütün bunları bir solukta ve hiçbir nota, yazılı belgeye bakmaksızın anlattı.
Yerimin darlığı nedeniyle söylediklerinin hepsini yansıtamadım.
Bir ilave de benden...
GAP’la o yöreye zenginlik aktıkça, bereketli topraklarda ayrılıkçı hareketler de “ayrıkotu”  gibi kalacaktır.

HAYAT ÖPÜCÜKLERİ
Siyasi yaşamının en zor dönemlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a “hayat öpücüğü” gibi yetişen isimler vardır.
Bunlardan biri sevgili Zülfü Livaneli’dir.
Tayyip Erdoğan, “din eksenli siyaset” kesimi hariç, Türkiye için bir meçhuldü.
Erbakan’ın partisinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunda seçilme şansı “yok” denecek kadar azdı. ANAP’ın adayı İlhan Kesici’nin kazanacağı “banko” idi.
Ancak...
Sevgili Zülfü Livaneli üzerinde CHP’nin yoğun baskısı suyun akışını değiştirdi.
Laik kesimin oyları bölündü.
Livaneli, yüksek oranda oy almasına karşın, bu bölünme nedeniyle Erdoğan aradan sıyrıldı.
Başkan seçildi.
Siyasette yıldızının parlayışının ilk günüdür.
“Hayat öpücüğü”nde ikinci isim, Deniz Baykal’dır.
Erdoğan’a tek ilde ara seçime girerek kazanma olanağını sağlayan anayasa değişikliği, onların baş başa yaptıkları bir konuşmanın sonucudur.
Değişiklik CHP oylarının katılımıyla sağlanmıştır.
Baykal’ın bunu neden yaptığı hâlâ bilinmez.
Ama...
Meclis dışından AKP Genel Başkanı olarak Erdoğan, sadece vitrinde kalacakken, Baykal’ın “hayat öpücüğü” gibi gelen desteğiyle Başbakan oldu.
Erdoğan, şanslı bir politikacı.
Zaman zaman çok zorlu koşulların içine düşse de bir sihirli değnek dokunuyor, yaşamın asansör kapıları önünde açılıyor.
Şimdi gene “zorda...”
Kükrese, görkemli GAP paketleri açarak “kalıcıyım” mesajları verse de kendisinin bile ifade ettiği gibi bıçak sırtında yürüyor.
Uzaktan bakıyorum.
“3. hayat öpücüğü” gelecek mi?
Kimden?