Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Derviş’in rotasını CHP’ye çevirmesiyle "seçim kararının iptali" olasılığı tırmanışa geçecek mi? Hesaplar daha önce Cem - Derviş - Bayar sinerjisine odaklanmıştı.
AKP’nin karşısına yüzde 20’yi aşacak oy oranı öngörülüyordu. MHP ve DYP’nin de seçim istemeleri nedeniyle, 3 Kasım’da sandığa gidişin önü kesilmez gibi görünüyordu.
Şimdi...
İki gözlem için biraz süreye gerek var.

Birincisi... CHP’nin AKP karşısında daha önce Cem - Derviş - Bayar üçlüsünden beklenen rolü oynayıp oynamayacağı gözlenecek. Hala net olmayan şeyler var. Örneğin Derviş, CHP’ye katılacak mı?
Kendisini izleyen oyları taşıyabilecek mi? Yani, siyaset formülündeki Derviş’i ve oylarını "sabit" varsayalım... Cem yerine Baykal değişkeniyle aynı sinerji yakalanacak mı?
Bu birliktelik oy çekim alanını kendiliğinden genişletecek bir dinamikte yaratıyor mu?
Sadece Derviş’in cebindeki oylar değil, bazı önemli isimler ve kurumların katılımları sağlanacak mı? Örneğin sosyal demokrat kanadın saygın ve etkin isimleri, iki büyük işçi sendikası, işveren kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kanat önderleri...
Bunlar olursa bir büyük hareket dalgası kabarabilir.
Yoksa tek başına Kemal Derviş oy katsayısı bekleneni veremez.
Derviş de bunu biliyor.
"İttifak arayışlarını sürdüreceğini" söylüyor.
Eğer burada tıkanırsa aktif siyasetin dışında kalma kararı verebilir.
Artık pek de yadırganmaz.
Ancak sonuç almakta ısrarlı.
Gelen yanıtlara karşın DSP ve YTP üzerinde girişimlerini tekrarlayacak.

İkinci gözlem... Herhalde YTP de, uygun bir süreçte, "Derviş’siz konumu" değerlendirir.
Bakar ki... Derviş olmamasına karşın, kamuoyu araştırmaları yüzde 10 barajının üstünde kalabileceğini, hatta üstüne çıkacağını gösteriyor. Seçimi iptal için olası bir hareketin içinde yer almaz.
Bu mümkündür de.
Çünkü güvenilir liderler sıralamasında Cem, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın da hayli üstünde.
Daha YTP kurulmadan önce Türkiye’yi kim yönetsin sorusunun sorulduğu anketlerde en üst sıralardaydı.
YTP kurulduktan üç hafta sonra da ikinci parti oldu.
Bununla beraber...
Gözlemler gene de baraj altını gösterirse YTP, kendi ayağının altına muz koyacak bir seçim için neden ısrarlı olsun?
Belki yeni bir hükümet formülü içinde yer alabilir. İlkbaharda yapılacak seçimler için zaman kazanmayı yeğler.

Bu gözlemler derin siyasetin de tavırlarını etkiler. Orada da bazı kaygılar seziliyor.
Seçimin iptali için derin siyasetten de rüzgarlar esebilir.
Sonuçta bütün sorun TBMM’nin açılması için 179 milletvekilinin ve iptal için de sadece 139 oyun bir araya gelmesi.
Bu Meclis’in en az yarısının listeler açıklandıktan sonra "küskün" hale geleceği dikkate alınırsa 139 oy hiç zor değil.
Tabii böyle önemli bir oylamada Meclis koltukları bu denli boş kalmaz.
Partiler ağırlık koyar.
Koyar da ne olur?

Bülent Ecevit, ortağı bir partinin kurmayına "seçim konusunda diğer partiler bizim çizgimize geldi. Hiçbiri istemiyor, hatta AKP bile" diyor.
Neden?
Tayyip Erdoğan, Ocak 2003’te seçilme hakkını yeniden kazanabilecek. İptal kararı alınırsa yerini Abdullah Gül’e bırakmadan ilkbahardaki seçime partisinin başında girebilir.
Kulis söylentilerine göre SP, seçimlere HADEP veya BBP ile birlikte girmek için dirsek temasında. Bu bile seçimi istemediğinin işareti.
ANAP’ın hali zaten belli.
DYP, gerçi barajın kıl payı üstünde ama tehlikeli bölge bu.
YTP ise duygusal tepki, akılcı tavır koyabilir. Sadece MHP seçim için çizgisinde kararlı. Zamanlama olarak 3 Kasım MHP’nin yararına. Ama disiplinli parti bile yarı yarıya küskün üretirse kontrolü kaybedebilir.
Bütün bunlar alt alta yazılıp toplanınca, seçimin iptali olasılığı neredeyse yarı yarıya.
Yeni bir hükümet için nabız yoklama kokuları burunlara gelmiyor mu?