"Marifet, iltifata tabidir."ABD'nin saygın kurumu
Doğu - Batı Enstitüsü tarafından,
İsmail Cem'e ve
Yorgo Papandreu'ya
"Yılın Devlet Adamı" ödülü verilmesi, yukarıdaki söylemi doğruluyor.
Nedenini,
AB Ortak, Dışilişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Javier Solana'dan yansıtalım:
"İki çok zeki adam...Lider dediğiniz nedir aslında?
Bu iki adam, yumuşak konuşmayı biliyorlar.
İkisi de gerçek birer entelektüel.
İkisi de, ülkeleri, bölgeleri ve dünya için çok önemli bir şeyi başarıyorlar.
Cem ve Papandreu, 21. yüzyılda ihtiyacımız olan tipte liderler."
Umuda yolculuk
Cem ve
Papandreu'nun aldıkları
"Yılın Devlet Adamı" ödülü,
ABD Dışişleri Bakanı Albright'ın da törende belirttiği gibi genelde cumhurbaşkanlarına verilirdi.
Örneğin...
ABD eski Başkanı Bush, Çek Cumhurbaşkanı Havel, Almanya eski Cumhurbaşkanı Herzog...Bu kez dışişleri bakanlarının
"Yılın Devlet Adamları" seçilmeleri, etiketin değil, marifetin iltifata tabi olduğunu kanıtlıyor.
Yani...
Unvanlar uğruna sembolik alkış değil.
Gerçek...
Ayrıca...
Hadise, kişilerin ötesinde, genel bir fotoğraf olarak değerlendirilirse,
Ege'de nihayet barış umuduna yolculuktur.
Dahası...
Yarım yüzyıla yaklaşan ve kökleri nesillere uzanan bir düşmanlığı, iki
genç ve
bilge adamın değiştirmekte başarıları, dünyanın diğer nefret coğrafyalarına da örnektir.
Yumuşak konuşmak
Cem ve
Papandreu'dan
Solana "yumuşak konuşmayı bilen iki adam" diye söz ediyor.
Büyü, bu yumuşak üslupta.
Ancak...
Bu üslup iyi anlaşılmalı.
Cem, merhum Abdi İpekçi'nin yeğenidir.
İpekçi'nin Genel Yayın Yönetmeni olduğu Milliyet'in yazarıydı.
İpekçi, yeğeni Cem'den "yumuşak inatçı" diye söz ederdi.
Yani...
Hedefi belirler, o hedefe zarif, incitmeyen, yumuşak bir üslupla yönelirdi.
Bütün engelleri o üslupla aşardı.
Ama...
Hedeften milim sapmazdı.
Türk - Yunan ilişkilerine bu ılık esintileri kazandırırken, - kimse kuşku duymasın ki - Cem'in kişiliği, savunduğu ülke yararları, hedefi yumuşamış ve eğilip bükülmüş değildir.
Papandreu için de aynı şeyler söylenebilir.
O da, Yunanistan'ın yararlarından vazgeçmiş değildir.
Ama...
Papandreu ailesinin üçüncü kuşak politikacısı olan Yorgo, dedesinin ve babasının nesiller boyu izledikleri Türk düşmanlığı çizgisinden sağduyuya makas değiştirmiştir.
Yumuşak ve zarif üslup, ortak paydayı araştıran bilgelik, 21. yüzyılın barış çağı olduğunu ve toplumların artık savaş değil, sevgi ve ekonomik olanak istediğini kavramak, ikisinin entelektüel derinliğidir.
Diyalog frekanslarıdır.
Toplumlar bunu algıladılar.
Yunanistan'da seçimleri ilk kez Türkiye'ye karşı düşmanlık politikası gütmeyen bir iktidarın kazanması bunun kanıtıdır.
Ay Çarpması
Ödülleri sunan
Olympia Dukakis, Oskar Ödülü'nü
"Ay Çarpması" filmindeki oyunuyla almıştı.
Dileyelim ki...
Cem ve
Papandreu kalıcı olsunlar.
Dünya barışına model oluşturabilecek güzel bir başlangıç, birkaç gecelik mehtap romantizmi gibi kısa kalmasın.
Papandreu'nun
Cem'e verdiği
"Simitis, yakınlaşma sürecine sadık kalacaktır" güvencesi gerçekleşmesi dileğiyle...
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr