Bugün CHP, DSP ile seçim ittifakına rağmen 2002 seçimlerindeki oyu alsa bile 175 milletvekili çıkarır.DYP-ANAP birleşmesinin şemsiye partisi DP ve MHP'nin barajı aşacakları görünüyor.Onların da 50'şer milletvekili çıkaracaklarını kabul edelim... 275 eder. Bu rakama, DTP'nin bağımsız olarak seçtireceği 25 milletvekilini ekleyiniz... AKP'nin dışında toplam 300 eder.AKP yüzde kaç oy alırsa alsın, bu sayıyla tek başına iktidar olamaz.Hesaplar biraz şaşsa bile, AKP'nin bugünkü gücünü 22 Temmuz'da sandıktan çıkarması mümkün değil.Sonuç... Ya büyük olasılıkla AKP'nin büyük ortak olacağı bir koalisyon hükümeti ya da çok zayıf bıçak sırtında bir çoğunlukla AKP'nin tek başına hükümeti...En zayıf olasılık; AKP'nin dışarıda kalacağı bir hükümet formülüdür.Gerçi... 1977 seçimlerinde CHP oyların yüzde 42'sini almasına rağmen 13 eksikle tek başına iktidara gelememişti, karşısındaki partiler -sonraları "bitli yorgan" diye anılacak olan- 1. Milliyetçi Cephe hükümetini kurmuşlardı.22 Temmuz sonrası AKP karşıtlarının aynı potada kaynaşmaları zor.Ayrıca... Bir çoğunluk sağlamaları için DTP'nin bağımsızlarını da o hükümete almaları gerekir.Şu ortamda DTP'nin dile getirdiği yeni bir anayasayla yeni bir devlet yapısı önerilerini herhangi bir hükümet programına almak hayaldir.O halde... Çok zayıf bir çoğunlukla veya büyük ortağı olacağı koalisyon hükümetiyle AKP, yönetimde kalabilir. AKP, "oylarının yüzde 40'a dayandığı" iddiasında... Tutun ki öyle olsun. Peki... Ya diğerleri?.. Parçalı bir parlamento, erken seçim riskini sürekli gündemde tutacaktır.Oysa... Ekonomi riskleri, hiç de bu lüksü kaldıracak gibi görünmüyor.Bir araştırma yansıtayım...Işın Çelebi, merhum Özal'ın ekonomiyi emanet ettiği bir bakandı.İyi ekonomist, sağlam teşhis adamıdır. Yorulmak bilmeden çalışır.Çelebi, "TÜRKİYE'DEKİ GELİŞMELERİN, EKONOMİYE OLASI ETKİLERİ" konulu bir araştırma yapmış.Çelebi'ye göre dünyadaki ekonomik şartların olası değişiminden Türkiye ekonomisi derinden etkilenebilir.Piyasada bono ve hisse senedi olarak yabancı sermaye, 60 milyar dolar dolaylarında; ihracatın yüzde 60'ı...Cari açık yükseliyor.Enflasyon yükselme eğiliminde görünüyor.Dünyadaki konjonktürde sapmaları, kurun hedef dengelerini bozabilir.Bono ve borsa piyasaları sert tepki verebilir.Geçen yıl mayıs-haziran dalgalanmalarında faizler yüzde 14'ten yüzde 24'e çıkmıştı.Yeni bir dalgalanmada faizler bu kez yüzde 19'dan yüzde 30'a çıkabilir. Bu da büyük sorun olur.Sonuç...Bugünkü ekonomik ve siyasi istikrar, yabancı sermaye ve fonlardan borç alınmış gibidir.Bu kredinin devamlılığı, tamamen istikrara ve güven ortamına bağlıdır.Dengesizlik ve istikrarsızlık koşullarına hazırlıklı olmak gerek. EKONOMİ UNUTULDU MU? Cumartesi gecesi Ali Sami Yen'den yansıyan görüntüler, Sergio Leone'nin yönettiği ve Clint Eastwood'un oynadığı "İyi-Kötü-Çirkin" film adını anımsatıyordu.Tribünlerden görüntüler, tek kelimeyle "rezaletti."Aslında her maçta, her sahada ne yazık ki bunlar oluyor. Gözler alıştı.Fakat... Ali Sami Yen'deki artık utandıracak, isyan ettirecek, sınır tanımaz arsızlık ve taşkınlıktı.Saracoğlu'nda GS'lilere içi sidik doldurulmuş naylon torbalar da atılmıştı... Nasıl da bir iğrençlikti. Ama sonuncusu artık tam bir kepazelikti.Buna karşılık... Hakemler maça ara verdiğinde ve maç bittiğinde sahadaki futbolcuların dostluğu, arkadaşça davranışları, tribünlere ders gibiydi.O nedenle "İyi-Kötü-Çirkin" filmine gönderme yaptım.Evet... Sahada "iyi", tribünde "kötü..."Ve tüm Türkiye futbol kültüründe "çirkin.".........................Sahadaki futbolcular, Tandoğan, Çağlayan, İzmir ve diğer alanlardaki milyonlar gibi sağduyulu ve olgundular.Tribünlere kapılmadılar.Peki ya tribündekiler?Onlar da tüm kavgaları, çirkin üslupları, tahrikleriyle, amigoları anımsatan siyasetçiler gibiydiler. gunericivaoglu@milliyet.com.tr YEŞİL SAHADA VE MEYDANLARDA
