Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Alternatif tarih varsayımları bağlamında bir soru: "Çanakkale’de şarapnel parçası göğsündeki saate çarpmasaydı... Mustafa Kemal ölseydi ne olurdu?"
"Başka bir Tarih, Başka bir Türkiye" adlı kitapta bu sorunun cevabı verilmiş...
"Onun yerini Ahmet İzzet Paşa alırdı... Harf, Kıyafet ve diğer devrimler olmazdı. Saltanat ve Hilafet devam ederdi... Cumhuriyet ve Demokrasi olmazdı."
Bu cevabı güncelleştirelim:
"Ne AKP olurdu... Ne de onun başında Recep Tayyip Erdoğan."
Kimi densizlerin "Atatürk’e karşı 3 Kasım’da rövanş alındı" yorumlarına yanıttır.
Zaten Erdoğan ve arkadaşları da sadece Atatürk’ün adını saygıyla anmaya başlamakla kalmıyor... Onun çizdiği çağdaş Batı uygarlığı yol haritasında yürüyorlar.
Atatürk 10 Kasım 1938’de adeta başka bir yol haritası seçeneği bırakmadan "görünmez" olmuş.

Falih Rıfkı Atay anlatıyor: "İzin alıp Ata’nın odasına girdim; beyaz keten gecelik entarisi ile, geniş koltuğa bağdaş kurmuş dinleniyordu; elinde bitirmek üzere olduğu bir kitap vardı, bana;
Hoş geldin, otur bakalım... Elime bir tarih kitabı geçti... Bilmem ne zamandan beri okuyorum, dedi; hayretle sordum:
Yorulmadınız mı Paşam?
Hayır; yalnız gözlerim yaşarıyor, fakat onun da çaresini buldum. Birkaç metre tülbent aldırdım, işte gördüğün gibi parça parça kestirdim; ara sıra bunlarla gözlerimi kuruluyorum."
.......
Ata’nın Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak anlatıyor:
"Bir geziden Ankara’ya dönüşümde doğrudan Köşk’e gitmiş, Ata’nın özel hizmetine bakanlara ne durumda olduğunu sormuştum; ‘iki gün iki gecedir ki durmadan kitap okuyor; yalnız birkaç kere banyo yaptı ve koltuğunda dinlendi’ dediler."
.......
Gürbüz Tüfekçi Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar araştırmasında bu kitap tutkusunu ve kültür derinliğini rakamlarla yansıtıyor:
1800 dolaylarında Türkçe ve Fransızca kitap okumuş.
200 bin dolaylarında satır altı, kırmızı, mor kalemlerle çizilmiş.
Binlerce kenar notu ve dipnot yazmış.
Binlerce çarpı işareti koymuş.
Atatürk, böyle bir derinlikten süzülen pınardı.
Nehir gibi akıyor.

Fransa’nın bir önceki Cumhurbaşkanı Fraçois Mitterand’ın yeğeni Frederic Mitterand için bir bakıma "onların Can Dündar’ı" denebilir.
TV’de çok düzeyli çalışmaları yayımlanır.
Programlarından birini Atatürk’e ayırmıştı. Atatürk’ün "Tarihi değiştirmek için doğduğunu ve değiştirecek donanımla yetiştiğini" söylemişti.
"Onun kültür yelpazesi 360 derece" diyordu.
Atatürk sadece okuyan bir teorisyen değildi.
Onun sofraları Filozof (Eflatun) Platon’un tartışmalar yaptığı Akademia diye anılan evinin bahçesine benzetilir.
Çankaya sofralarını, soyadını Atatürk’ün verdiği İbrahim Erguvan şöyle anlatır:
"Atatürk’ün sofrası, sofradan çok bir okula benzerdi... Tabakların yanına mutlaka birer bloknot ile kalem koyardım. Yemek odasının bir köşesinde karatahta bulunurdu. Tebeşiriyle, silgisiyle karatahta odanın bir parçasıydı."
Fransa’nın eski Başbakanı Eduard Herriot şöyle demişti:
"Ben Atatürk’e sekreter olmak isterdim.
Sebebi de, onun her akşam sofrasında bulunup yüksek fikirleriyle beslenmek dileğinde oluşumdur..."

Birleşmiş Milletler’in babası denebilecek Milletler Cemiyeti’ne üyelik için Türkiye’nin başvurusu istenmişti.
Atatürk başvuruyu uygun bulmadı. "Onlar davet etsinler" dedi.
Ve...
Almanya, İngiltere, İtalya, Avustralya, Yunanistan ve İspanya tarafından Türkiye’nin üyeliği önerildi.
Türkiye üye oldu.
Şimdi...
AB’ye üyelik için görüşmelerin başlama tarihi için bile bekletiliyoruz.
Yorum yok...