Güneri CIVAOĞLU
Eğer
Avrupa Birliği bir HIRİSTİYAN KLÜBÜ" olduğu için
Türkiye tam üye adayı olamadıysa...
Bir soru:
"Peki, neden Türkiye Tahran'daki son İslam Konferansı Zirvesi bildirimiyle de dışlandı?"
Demek ki...
Türkiye'nin
kimlik kartı güncel, parakende, gel - geç yaklaşımlarla sorgulanamaz.
Global satranç tahtasındaki, büyük oyunda roller dağıtılırken, senaryolardaki yerimize bakmamız gerek.
İşte bunlardan bir kaçından satırlar:
Washington'un itibarlı ismi
Dr.Zbigniew Brezinsky, ABD dış politika profesörüdür.
Beyaz Saray eski danışmanıdır.
Çeşitli kitapları arasında en sükse yapanı
21. YÜZYIL'IN EŞİĞİNDE" adlı olanı.
Brezinsky'e göre;
"21. yüzyılda dünyanın ağırlık merkezi Orta Asya, Ukrayna ve Türkiye'ye kayacak. Türkiye yörenin bütün enerji boru hatlarının birleşeceği ve denize ulaşmak üzere geçeceği ülke olarak birinci derecede stratejik önem sırasını alacak.
Buna karşın...
Yaşlı nüfusu ve stratejik merkezin uzağındaki konumuyla Avrupa, dünyanın perifenisi (çevre yolu) konumuna geçecek."
Gerçekten bir düşününüz...
Kerkük - Yumurtalık petrol ve
Ukrayna, Bulgaristan üzerinden Türkiye'ye akan doğal gaz boru hatları, zaten mevcut.
Bunlara olası
Bakü - Ceyhan petrol ve
Türkmenistan boru hattı projelerini ekleyiniz. İran'dan doğal gaz anlaşmasının hayata geçirilmesi ile Türkiye bir enerji nakil hatları ağıyla örülmüş olur.
Avrupa'yı besleyecek damar sistemi gibi olacaktır.
Ayrıca...
Su borsası kurulmakta.
Türkiye, New York borsasına en değerli yatırımla, yani, su - enerji - gayrimenkul paketiyle girebilir.
GAP'a yapılmış olan
15 milyar dolarlık yatırım, 6 yılda 20 milyar getiri sağlar.
CIA için araştırmalar yapan ünlü yazar
Groham Fuller'a göre durum şöyle:
"Avrupa ile yakın ilişkide olamayan Türkiye, Avrupa priferisinde (çevre yolu üzerinde) veya dışında yeni olanakların arayışına girecektir.
Bölgesel politikasını belirlemek için ABD'nin desteğine başvuracaktır.
Türkiye'nin doğu ile batı arasında köprü rolu uzun vadede geçerlidir."
Bir başka alıntı daha...
Morton Abromowits de eski bir CIA şefi...
ABD'nin eski
Ankara Büyükelçisi...
Musevi kökenli, bölgeyi çok iyi bilen dış politika uzmanı...
Teorinin yanı sıra büyükelçilik pratiği olan bir gerçekçi.
Şimdi, devlete de hizmet veren önemli bir araştırma vakfının başında.
Abromowits'in görüşü şöyle:
"Türkiye'nin dış politikası giderek daha fazla OrdaDoğu'ya, Orta Asya'ya, hatta, Balkanlar'a yönelecektir.
Özellikle Orta Asya'da Türkiye'nin rolü, Batı için önem taşıyor. Çünkü, bu ülkeler Türkiye'yi model olarak görüyorlar.
Türkiye birgün Avrupa'dan dışlanırsa, ABD ile olan ilişkileri de gelişecektir.
Bana göre, Türkiye'nin kökten dinci bir devlete dönüşebileceği görüşü de abartılıdır.
Ancak, AB tarafından sürekli bir dışlanma, Türkiye'nin dış politikasında değişikliklere yolaçabilir ve İslamı alana Orta Asya ülkelerine yönelmelerini sağlayabilir."
İşte
Abromowits'in görüşü de bu.
Dikkat ediniz. Hiç birinde
"Türkiye'nin Avrupa Birliği içinde yer alacağı" görüşü yok.
Acaba, bu bir
"gerçeğin" ortak gözlemi mi?
Yoksa, Türkiye için çizilen bir yörünge mi?
Soruların yanıtı ne olursa olsun, senaryolarda Türkiye'nin rolü OrtaDoğu ve Orta Asya'da...
Dikkat çekici bir diğer ortak özellik de, bölgedeki
İsrail ve Ermenistan'a da Avrupa Birliği içinde bir rol öngörülmekte oluşu.
Hadi,
Musevi İsrail'in - eğer bir Hıristiyan Klübü ise -
Avrupa Birliği'nde kabul görmeyebileceğini düşünelim...
Ama, ya
Hristiyan Ermenistan?
Görüntüler, belirtiler, bölgede köşeleri
Türkiye, Ukrayna, İsrail ve Ermenistan olacak, batının - daha çok ABD'nin - bir ileri kalesinin inşa edilmek istendiği izlenimlerini veriyor.
Rusya'nın yeniden devleşmesi ve süper güç haline gelerek yayılma politikası olasılığına karşı bir önlem tasarımından tutunuz,
OrtaDoğu ve Orta Asya enerji kaynaklarının güvenceye alınmasına kadar bir sürü neden var.
Yılmaz, Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırıyor görüntüleri verirken,
Clinton'dan gördüğü sıcaklık,
ABD tarafından bağrına basılması rastlantı değil.
Ama, gene de, teorilere çok güvenmemek de gerek.
Bakın,
ABD'nin çok muhabbeti,
IMF kapısının Taner'e açılmasına yetmedi.
IMF, zaman ve mekan özürlü
"petrole ve tüm devlet üretimine 6 ay zam yok" açıklamasına kapılmamıştır.
Ciddi ve kapsamlı bir program, o programın arkasında duracak istikrarlı bir siyasi irade aramış olmalı.
6 aya endeksli diğer tavır da
"AB'den tam üyelik başvurumuzu geri çekeriz" söylemidir.
Zamsız 6 ay... Ve 6 ay sonrası için AB'ye rest...
Bunlar,
6 ay sonrasının erken seçim işaretleri olabilir.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr