Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"İşler sıkışınca,
sıkılar işe başlar."
Saadettin Tantan'ın İçişleri Bakanı olarak işe başladığı, sonuçlarda kendini gösteriyor.
Polis, art arda yüz ağartıcı örnekler almakta.
Uğur Mumcu cinayeti zanlılarından bazılarının yakalanması ve itirafları, böyle yorumlanmalı.
Yıllardır pislik yoğunlaşmıştı.
İşler çok sıkışmıştı.
Bir temiz ve güçlü el sifonu çekecekti.
İşte o süreçteyiz.
Devam edeceğine inanınız.
Tantan, kişiliği ile Emniyet camiasında elektriklenme yaratmıştır.
Pozitif enerji, art arda başarılarla tüm örgüte yansımaktadır.
Fatih Terim'in futbolda yaptığını, Tantan, poliste gerçekleştiriyor.
Lidere inanç, özgüven, dayanışma, takım oyunu... Ve "olmaz" sanılanı "olur"a dönüştürmek.
Tantan ve camiasının arkasında, giderek büyüyen bir kamuoyu desteği var.
Tabuları yıkarken çok daha güçlü.

İmaj yıpranması

Böyle büyük ses getirecek cinayetlerin çeşitli amaçları vardır.
Toplumda moral çöküntüsü yaratmak, devleti ve devletin güvenlik kurumlarını yıpratmak...
Aciz polis imajı çizmek...
Onların içimizde işbirlikçileri de, devletin güvenlik servislerini bu cinayetlerin içinde göstermek isterler.
Gerçi...
Devletin değil ama devlete sızmış bazılarının, çeşitli kirli işlerin içinde oldukları gerçektir.
Ama bu istisnaları bütünüyle kurumlara mal eden genellemeler haksızlıktır, hainliktir, kasıttır.
Uğur Mumcu'nun katillerinin aradan 7 yıl geçtiği halde hala bulunamaması, böyle kuşkulara şans vermiştir.
Son operasyon, Emniyet'in yeni bir imaj temizliği olarak da görülmeli.

Hukuk boyutu

Ancak...
Hukuk devletinde, polis operasyonu aşamasını yargı... Onu da infaz aşamaları izlemelidir.
Polisin yakaladığı katiller, yargı süzgecinden sıyrılma olanağı bulamamalı.
Örneğin...
Abdi İpekçi'nin katillerinden biri, ne yazık ki göz göre göre paçasını kurtarmakta.
Kaldı ki...
Kurtarmasa ne olacak?
İnfaz aşamasında, "hapishaneden katil kaçırma oyununun" yeni bir aktörü olarak sahne alacak!
O nedenlerle, son Uğur Mumcu operasyonu bağlamında hala içimiz rahat değil.
Ağca, İtalya'da Papa'yı öldürmek girişimi nedeniyle yakalanmasaydı, acaba gene hapishanede mi olacaktı?
Yoksa...
Yol arkadaşı gibi o da, Malatya'da "Türkiye seninle gurur duyuyor" tezahüratlarıyla mı karşılanacaktı?
Türkiye, "hukuk reformunu" yapabilmeli, "cezaevi sorununu" çözebilmelidir.

Komşu İran

Çetin Emeç öldürülmeden önce, 2 yıl boyunca karşısındaki apartmanın bir dairesinde "İranlı diplomat" oturmuştu.
Cinayetten sonra ortadan yok oldu.
Uğur Mumcu cinayetinde de bazı İranlılar var.
Mumcu'nun otomobiline bomba koyan gene onlar.
Üçok, Aksoy cinayetlerinde İranlı izleri...
Siyasi İslam'ın ve İslami terörün topraklarımıza uzanmış zehirli, ölümcül, yeşil sarmaşıkları...
İnsanlar ve ülkeler dostlarını seçerler ama komşularını seçmek şansları yoktur.
Türkiye'nin talihsizliği, kan kültürüne, nefret coğrafyasına, ilkelliğe komşu olmasıdır.
Suriye'yi aşabildik.
Ama İran'da bir zihniyet hala büyük sorun...



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr