Türkiye üzerinde oyunlar tezgâhlanıyor.
Önceki gün ve dün yerkürenin başka yerlerinde, başka devletlere de “tezgâhlanan oyunlara” iki örnek vermiştim.
Birincisinde...
Almanya ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesini ve karşısında ağırlık koymasını önlemek için gizlice Meksika yönetimine “silah ve para” vaadinde bulunduğunu yazmıştım.
Meksika başta Teksas olmak üzere ABD’nin bazı güney vilayetlerinde hak iddia ediyordu.
Bunları hak iddia etmek için Almanya’nın “para ve silah” yardımıyla ABD’yle çatışırsa, Beyaz Saray’daki Başkan Wilson bu belayla uğraşacak ve Avrupa’daki savaşa ülkesini sokmayacaktı.
Hesap böyleydi ama tutmadı.
Bir önceki yazımda “Türkiye üzerinde büyük oyunlar tezgâhlanıyor” diye yazmıştım.
Ama sadece Türkiye’de değil, yerkürenin başka coğrafyalarında da “dolaşan ve kuyrukları birbirine değmeyen tilkiler” olayına bir örnek yansıtmıştım.
Özeti şöyleydi:
Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya-Avusturya eksenine karşı Fransa, İngiltere, Çarlık Rusya’sı karşı karşıyaydı.
ABD’nin İngiltere-Fransa-Rusya yanında savaşa girmesi dengeyi değiştirecekti.
ABD, kendi kıtasında öyle bir belaya saplanmalıydı ki Avrupa’ya sarkamasın.
O süreçte Meksika yönetimi başta Teksas olmak üzere ABD’nin güneyindeki bazı eyaletlerin kendisine ait olduğu iddiasıyla, Amerika’yı zorluyordu.
Türkiye üzerine oyunlar oynanıyor.
Bu, “kesin.”
Ancak...
Tarih boyunca her devlete, her coğrafyada oyunlar tezgâhlandı.
İki örnek vereyim...
.......................
I. Dünya Savaşı İngiltere-Rusya-Fransa blokuna karşı Almanya-Avusturya bloku arasında yıllardır sürüyordu.
ANAVATANI Çin olan “kumkuat” turunçgillerin “mücevheridir.”
Çince “altın portakal” anlamındadır.
Bodrum’da Jumeriah Palace’ın denize inen yeşillikleri arasında 200’den fazla kumkuat ağacı var.
İri zeytin büyüklüğünde, harika
bir meyve.
Favori meyvelerimden biri.
Dalından koparıp yiyebilmek
SON zamanlarda büyük ilgi ve zevkle okuduğum kitaplardan biri “Ken Follett”in “DEVLERİN DÜŞÜŞÜ...”
896 sayfalık “tuğla” denilen türden kalın bir kitap...
Ama iyi akıyor, kolay okunuyor.
......................
KİTAPTA ABD’nin -tarihe iz bırakan başkanlarından- Wilson’un danışmanıyla bir -Rus asıllı Amerikalı- kadın arasındaki şu konuşma (canlandırma) ilgimi çekti.
- Danışman: “Başkan, kendi ideallerine sadık kalan gerçekçi bir politikacıdır.”
- Kadın: “İktidar merkezinde olmak ne kadar heyecanlıdır.”
IŞİD’in “Gar” katliamıyla ilgili iddianamede “bu örgütün Türkiye’ye savaş ilan ettiği” yolundaki satırlar geniş yorumlanmalı.
Atatürk Havalimanı’ndaki barbarca saldırının başka kanlı eylemlerle sürdürüleceği işaretleri var.
İddianameye göre, IŞİD’in Suriye’de yaşayan Türkiye sorumlusu İlhami Bali ile bu örgütün Gaziantep Emiri (!!) arasındaki “şifreli” yazışma şöyle:
... Lakin Türkiye bize savaş ilanı yaptı.
Kardeşlerimizi, bacılarımızı yollarda yakalayıp ülkelerine gönderiyor.
Açıktan savaş ilan ettiler.
Biz de ilan ediyoruz.
“Yayın yasağı” nedeniyle olaya girmiyorum.
İçimdeki isyan lavını püskürteceğim.
......................
Vahşice, vandalca, lanet olası bir saldırı...
Sevdiklerine kavuşmak, iş bağlantısı kurmak ya da güzel bir tatil için İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ne gelmiş 42 masumu öldürmek, 236 masumu yaralamak...
Kendilerini de patlatmak.
Bu yaratıklara “insan” denebilir mi?
Dış politikada “restorasyon (onarım)” dönemi.
İsrail ve Rusya’yla “dibe vurmuş” ilişkiler tamirata sokuluyor.
Her ikisi de “gerekli”den öte “elzem”di.
İngilizcede buna “must” diyorlar.
“Mutlaka olmalı/yapılmalı” anlamında.
.........................
Önce İsrail...