Darbe kalkışımına lanet. Darbe kalkışımı kadar “kaygı verici olan” bunu yapanların kimlikleri.
Ne de çok sırttan hançerleyen “Brütüs” varmış!
.......................
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başyaveri “darbeci” suçlamasıyla gözaltında!
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı da öyle!
Türkiye’nin birinci adamını korumakla görevli iki üst düzey kurmay subay, onu devirmek tezgâhının içinde nasıl olabilir?
Dahası...
DARBELERİ yaşamış bir gazeteci olarak “Cuma gecesi sahnelenen kalkışımın başarısız kalacağını” görmüştüm.
Gece gazeteye geldiğimde arkadaşlarla da paylaştım.
Bir kalkışım ki...
Arkasında, yanında hiç destek yok.
- HDP ve Vatan Partisi’nden tutun CHP’si, MHP’siyle ve elbette iktidar partisiyle hepsi blok halinde darbe girişiminin karşısında... Daha kalkışımın ilk saatlerinde liderler darbecilerin karşısında ve demokrasinin yanında olduklarını açıkladılar. (1 gün sonra TBMM Başkanı Kahraman’ın Meclis’te okuduğu grubu olan 4 siyasi partinin ortak açıklaması da bunun kanıtı.)
Yani...
Tüm etnisiteleri, farklı siyasi görüşleri, mezhepleriyle milletin tümü demektir bu. (Hatta artık aktif siyasette olmayan eski DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’de darbecilerin karşısında ve demokrasinin yanında olduğunu açıkladı.)
27 Mayıs 1960 darbesi ve Albay Talat Aydemir’in başarısız kalan 22 Şubat darbe girişimlerinde gazeteciliğe başlamış değildim. Ama Ankara’daydım, tanık oldum.
Daha sonra...
54 yıllık gazetecilik yolculuğumda diğer darbeleri öncesi ve sonrasıyla gözlemledim. Yazdım.
Albay Aydemir ve Binbaşı Fethi Gürcan’ın idamlarıyla sonuçlanan 21 Mayıs kalkışımını...
12 Mart 1970 asker müdahalesini... (Meclis açık bırakılmış ama hükümet istifa zorunda bırakılmıştı.)
12 Eylül 1980 darbesini (Dönemin büyük gazetelerinden Tercüman’ın Genel Yayın Yönetmeniydim.)
27 Nisan “e muhtırasın” da... Bunların hiçbirinde Türkiye’nin -istisnasız- tüm siyasi parti liderleri darbecilere karşı, dün olduğu gibi kesin ve açık “karşı tavır” koymuş değildi.
Binali Yıldırım başbakanlık görevini aldığında “Dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız” söylemi hayata geçmekte.
Rusya, İsrail’le ilişkiler “buzluktan” çıkarıldı.
Normalleşmeye hızla geçirmekte.
Mısır’la da Rusya ve İsrail’le de olduğu kadar “resmi” ve “süratli” olmasa bile kanallar açılmakta.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşü ile yönlendirmesi ya da desteklemesi bu gelişmenin arkasındaki üst dinamiktir.
..........................
Sırada Suriye var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “1. hodri meydan resti” tutmamıştı. İktidar tarafından görülmüştü.
“Hakkında fezlekesi olan bütün milletvekilleri için dokunulmazlık kaldırılması” çağrısı kabul edildi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin bile yargıç önüne çıkması gibi görüntüler sürecek.
Şimdi...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “2. hodri meydan” restini çekmiş bulunuyor.
İktidar, bu resti de görecek mi?
Sorunun cevabını yakında göreceğiz.
Gündemde “sığınmacı Suriyelilerin TC vatandaşlığına alınmaları” tartışması.
Önce...
“Kadim kardeşlikle” başlayayım.
....................
Tek tanrılı 3 büyük din, “insanlığı Adem ve Havva” ile başlatır.
Bu dinlerden birine mensup olanlar için zaten inançları açısından “Bütün insanlar kardeştir” yorumu yapılabilir.
Türk’ü de Suriyelisi de...
ÖNCE-LİKLE...
Gene şehitlerimiz var.
Onlara rahmet, ailelerine, camialarına ve ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Katillerini en güçlü şekilde kınıyorum.
.....................
SİYASET gündemi yoğun.
Ama...
UÇAĞA adımınızı attığınızda en az iki hostesin güler yüzleriyle karşılaşırsınız.
Göz göze gelirsiniz, sizi selamlarlar.
Siz koltuğunuza doğru ilerlerken, onlar yeni gelen yolcuları karşılamaktadır.
Bu “nezaketin” ötesinde bir “uçuş güvenliği” görevidir de.
Hostesler “fizyonomiyi, göz hareketlerini, yolcunun beden dilini okumak” eğitimini almışlardır.
Yolcunun “tehlike potansiyelinin olup olmadığını” o bir kaç saniye içinde süzmeye çalışırlar.
Şüpheli buldukları yolcular için gerekli görevlileri bilgilendirirler.