Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen Aralık’taki Laeken Zirvesi’nde "Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri yaklaşıyor" diyen AB, yeni raporunda ise "görüşmelerden" söz etmiyor. Raporu hazırlayanlar Fransa, İngiltere ve Almanya’dan etkilenmiş. 3 Kasım seçimlerini bekliyor.
Geçen aralık ayında AB Laeken Zirvesi bildirisinde "Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri yaklaşıyor" denilmişti. Önceki gün açıklanan İlerleme Raporu’nda ise "görüşmelerden" söz edilmiyor. Geri adım mı?
O zamandan bu yana l yıla yakın süre geçti.
Türkiye idam cezasını kaldırmak, anadilde öğrenim ve TV yayını gibi çok duyarlı alanlar başta olmak üzere önemli konularda uyum yasaları çıkardı. Bunların uygulanması için yönetmelikler devreye girdi...
Ama Türkiye ileri adımlar atarken, İlerleme Raporu’nda "tam üyelik görüşmelerine hiçbir gönderme yapmayan" AB bir adım geri çekilmiş görünüyor.
Beklenti ya da umut "İlerleme Raporu’nun teknik değerlendirme olduğu, Kopenhag doruğunda ise siyasi karar verileceği..."

Brüksel’den izlenimlerim şöyle:
İlerleme Raporu AB bürokratları tarafında hazırlanmakla beraber üye ülkelerden özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya rüzgârlarıyla etkilenmiş bulunmakta.
Türkiye’nin 3 Kasım seçimleri bekleniyor?
Genel Seçimler Türkiye’ye nasıl bir hükümet getirecek?
Türkiye’nin AB yolculuğunda rotasını değiştirilecek "koalisyonsuz" yani "tek başına AB iktidarı mı yoksa" kaygıları var.
Geleneksel tavrı Avrupa’ya daha yakın çizgideki bir Türkiye bile "bütünleşmede doku uyuşmazlığı" kuşkuları verirken çok farklı bir kültür yapısındaki AKP’nin tek başına iktidar olasılığı ile bambaşka bir Türkiye nasıl içe sindirilir?
İlerleme Raporu’nda yer alan "3 Kasım Genel Seçimleri" ifadesi bunun kanıtı.

İlerleme Raporu’nda sıralanan eksilere kimse itiraz edemez.
Büyük çoğunluğu doğrudur.
Ama... AB ölçütlerinde Türkiye’den çok daha geri olan ülkelerle görüşmeler başlatılmıştı.
"Eksiklerin görüşmelerin başlamasına değil, tam üyeliğe engel olduğu" açıklanmıştı.
"Görüşmeler başladıktan sonra tam üyelik aşamasına kadarki süreçte bu eksilerin giderilmesi" istenmişti.
Örneğin...
ROMANYA - (1998 İlerleme Raporu) "Polis örgütünün askeri unsurlardan arındırılması ve yeniden yapılanması için Romanya hükümeti AB’ye söz vermiştir ama uygulama takvimi yapılmamıştır.
Poliste kötü muamele vakalarının önlenmesi konusunda hiçbir somut adım atılmamıştır... Temel insan haklarında, gizli servislere karşı bireylerin haklarında, hukuk devleti anlayışında boşluklar vardır."
LİTVANYA (1999 ve 2000 İlerleme Raporları) "Poliste kötü muamele - işkence - ve görevi kötüye kullanma vakaları sürmektedir."
SLOVAKYA - (1999 İlerleme Raporu) "Slovakya’nın Kopenhag kriterlerini karşılamakta sorunları vardır. Hükümet, muhalefetin parlamento denetim hakkı kullanımını engellemekte. Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaya koymamaktadır. Yargı sisteminin düzenlenmesi için çaba gösterilmeli.
Macar azınlığın dilini kullanmalarına ilişkin yasa hâlâ çıkarılmış değil.
Devlet kurumları istikrarsız, siyasal yapılanma yetersiz, demokrasi eksik..."
BULGARİSTAN ve LETONYA için de böyle ifadeler ve.
..........
Bütün bunlardan sonra her biri için İlerleme Raporları "gene de tam üyelik görüşmelerinin başlaması gerekir" mesajı ile noktalanıyor.
Gerçekten...
1998’de tam üyelik görüşmeleri başlamıştır.
Sadece ikisi tamamlanmış değildir. Romanya ve Bulgaristan için üyelik koşullarının 2007’ye kadar yerine getirmesi istenmektedir.
Türkiye’ye de böyle bir süreç uygulanmalıdır.
Eşitliğe dayalı insan haklarını savunan AB, nasıl eşit olmayan, çifte standartlı bir tavrı benimser?