Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Suriye gerçeği de gösteriyor ki Türkiye’nin “Yeni Osmanlı” politikası “çıkmaz yoldur.”

Türkiye’nin kadim Osmanlı coğrafyasındaki Ortadoğu’ya “dönüş yapması” sadece bir “çölde görüntü yanılsaması” diye tanımlanan “serap” görmektir.

.........................

Sultan Abdülhamid de bu “serap” sanal görüntüsüne kapılmıştı.

Osmanlı’nın Avrupa’daki toprakları art arda elden giderken, çevresinden ona “Asıl Ortadoğu’ya, imparatorluk coğrafyasındaki İslam topraklarına odaklanmalıyız” telkinleri yapılmaktaydı.

“Din bağı ile bir arada tutunabileceğimiz İslam vilayetlerine öncelik vermeliyiz” diyorlardı.

Haberin Devamı

“Halife olarak Sultan Abdülhamid’in ruhani gücüne ve etkisine” işaret ediyorlardı.

.........................

Sultan Abdülhamid’in de aklı yatmıştı bu tavsiyelere.

O zamana kadar Osmanlı’nın öncelik verdiği vilayetler Avrupa coğrafyasındaydı.

Yatırımlarda Batı’daki vilayetler imtiyazlıydı.

Örneğin Manastır...

Avrupa’daki Osmanlı vilayetlerine atanan valiler çok daha yüksek maaş alırlardı.

Avrupa vilayetleri Doğu’daki valilerin görev sürelerini doldurduktan sonra “terfi” yerleriydi.

Abdülhamid bu idari geleneği tersine çevirdi.

Önceliği ve imtiyazı İslam coğrafyasındaki vilayetlere kaydırdı.

İslam coğrafyasında görev alan valilerin maaşları Batı’dakilere göre daha yüksek hale geldi. Oralarda görev yapan Osmanlı devlet memurları da imtiyazlı durumdaydı. (Büyükbabam doktor paşaydı ve Şam Devlet Hastanesi’nde üst düzey görev yapmıştı.)

Suriye, Abdülhamid’in “stratejik” bulduğu vilayetti.

Güneydeki denize kadar uzardı.

Suriye’nin güneyinde kalan bölgeleri böldü.

Suriye’yi daha kompakt bir vilayet haline getirdi.

Orada hastaneler, okullar, askeri lise açtı.

İstanbul’daki karargâhta Suriye kökenli subayların sayısı artırıldı, ağırlıklı hale getirildi.

Demiryolu döşendi.

Ortadoğu’daki diğer vilayetlere de yollar yaptırıldı.

Okullar, hastaneler inşa edildi.

...........................

Ya sonra?

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı kuvvetleri o coğrafyayı korumak için on binlerce şehit verirken, arkadan hançerlenmedi mi?

Osmanlı askeri Mekke’yi korumaya çalışırken aç biilaçtı.

Haberin Devamı

Gıdasızlıktan askerlerimizin dişleri dökülmekteydi.

Mekke emiri ise İngilizlerle anlaşmış, bugünkü Suudi Arabistan’ın bulunduğu topraklarda “krallık” sözü almıştı. (Bu söz tutulmadı, ona küçük bir ülke olan Ürdün Krallığı verildi.)

Mısır’dan başlayarak hangi İslam ülkesine giderseniz gidin, “Osmanlı’nın yüzyıllar süren işgaline karşı psikolojik tepki söylemleri” dinlersiniz.

Ve...

Ne gariptir ki hepsi de “ailelerinde bir Osmanlı Türk’ü gelin ya da damat olduğunu” bir “asalet” göstergesi olarak belirtirler. Bir bakıma övünürler.

........................

Türkiye silahlı güçlerini Suriye’ye bir adım soksa en büyük tepkiyi Arap milletlerinin göstereceğine de kimse kuşku duymasın.

........................

Türkiye’nin Arap coğrafyasındaki yeni politikası “olmayana ergi” gibi bir fayda sağlamış bulunuyor.

“Neyin olacağını” görmek için bazen “nelerin olmayacağını” denemek ve görmek gerekiyor.

Bedeli şu manzaralar olsa bile...