Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CİVAOĞLU

RP'nin kapatılması üzerine, yapılan hesaplar çok yönlü.
Bunlardan biri... Erbakan'ın veliahtının veya emanetçisinin kim olacağıdır. Önlerinin açılması için Anayasa Mahkemesi'nin RP'yi kapatmasını, genç lider ve genç yönetici kadrolarla bir başka isim altında kurulmasını RP'nin 2. kuşağı - neredeyse - ister gibidir.
İkinci hesap... RP kapanırsa, kemikleşmiş oylar dışında kalan oyların merkez ve sağ partiler arasında paylaşma sorunu üzerinedir.
Anavatan, DYP ve MHP bu oylara göz dikmişlerdir.
Çiller, Refahyol ortağı olarak ve de 8 yıllık eğitime karşı çıkarak bu oylara oynuyor.
MHP de, "Türk - İslam sentezinin" ikinci unsuru olan "İslam" kimliği ile bu oylarda hak iddia etmekte.
Anavatan ise, şu aşamada merkez - sağ kanadın en büyük partisi olarak görülmekte. Seçmen, eğilimi, kendi görüşüne yakın partiler arasında iktidar olmak, şansı en büyük partiye oy vermektir. Anavatan da, RP oylarında bu nedenle iddialı.
RP'nin kemikleşmemiş yüzer - gezer oyları, büyük kentlerin varoşlarındaki ekonomik durumları düzensiz, işsiz, kendini dışlanmış hisseden kesimindeki tepki oylarıdır. O nedenle, DSP ve CHP de bu oyların bir bölümüne taliptir.

Peki bu hesaplara karşın, partilerin liderleri nasıl oluyor da, "siyasi partiler kapatılmasın" diye demeçler verebiliyorlar?
Bu sorunun yanıtı, aynı zamanda, RP'nin kapatılması için açılan davanın askeri bir anayasaya dayandığı yolundaki iddialara da cevaptır.
Şöyle ki:
Gerçekten... 1962 Anayasası, 12 Eylül 1980 ihtilali yapan generallerin - nihai - iradesinin sonucu olan metindir.
Danışma Meclisi tarafından üretilmişse de son hali, noktası ve virgülü ile 12 Eylül generallerinin ve 7'nci Cumhurbaşkanı Evren'in düzenlemesinden geçmiştir.
Ancak... Refah Partisi'nin kapatılması davasının dayandırıldığı Anayasa'nın 68/4 ve 69/6 maddeleri 1995 yılında, dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk öncülüğünde gerçekleşmiştir. Cindoruk, siyasi parti liderlerini toplamış ve onların siyasi partilerin kapatılması koşullarını, bugünkü şekliyle düzenlenmesi için onların, oy birliğiyle mutabakatını almıştır.
Yani... laikliğe aykırı faliyet.
Bölücülük...
Partilere dış yardım...
Tüzük ve programların Anayasa'ya aykırılığı...
Daha sonra Anayasa değiştirilerek bu hale getirilmiştir.
Yani...
Sivil inisiyatiftir...
Kapatma davası işte Anayasa'nın, Meclis'teki parti liderlerinin oy birliği ile onayı ve milletvekillerinin oylarıyla kabul ettikleri bu sivil değişikliğe dayandırılıyor.
Liderlerin "siyasi partiler kapatılamaz" söylemleriyle bu siyasal tavırları çelişkilidir.
Esas hesaplar da, RP'nin kapatılmasına dönüktür.

Başsavcının, RP'nin savunmasını aldığı gecenin ertesi sabahı iddianemesini Anayasa Mahkemesi'ne vermiş olmasına gelince...
Bu konudaki izlenimlerim şöyle...
Başsavcı Savaş savunma gelinceye kadar iddianamesini daha önce Refah Partisi'nin kamuoyuna açık olarak yaptığı savunmalara dayanarak hazırlamış.
Örneğin...
- Necmettin Erbakan'ın "milletvekili olarak yaptığı konuşmaların kürsüde de tekrarlandığıdır. Erbakan'ın dokunulmazlığa sahip olduğudur."
- "Siyasi parti kapatmak için Anayasa hükümlerinin değil, siyasi parti yasası hükümlerinin uygulanması gereğidir."
Başsavcıya göre, ceza takibi kişisel suçtur. Oysa davayı Erbakan'ın şahsına değil, RP için açmaktadır.
Anayasa hükümlerinin uygulanması ise, bütün Anayasa profesörlerinden aldığı görüşlere dayanmaktadır.
O gece, Refah Partisi'nin savunmasına bakıyor, daha önce hazırladığı iddianamesine, farklılık getirecek bir unsur bulamadığı için, iddianemesini değiştirmek gereği görmeden, Anayasa Mahkemesi'ne sunuyor.
Öte yandan... Ceza değil, tedbir davası açmakta olduğu için, duruşmadan önce iddianamenin basına açıklanmasını, yasaklayan hükmün kendisini bağlamadığı görüşünde.

Refah Partisi için açılan davanın gerisinde bulunan ve çıplak gözün görmediği görüntüler bunlar...
Çok pırıltılı hukuk ve siyasal ilke iddialarının ötesinde böyle manzaralar var.
6 Ekim'de, Anayasa Mahkemesi, her türlü etkinin dışında önce Başsavcı'yı dinleyecek...
Sonra, Necmettin Erbakan ya da onun adına bir RP yetkilisini gene sözlü olarak dinleyecek.
Ardından raportör, görüşünü hazırlayacak.
Belirli bir süre içinde, - ki herhalde yıl sonunu geçmez - bu dava sonuçlanacak.
Siyaset hukuka karışmadığı... Hukuk da siyasete göz ucuyla bakmadığı ölçüde adalet terazisi dengede kalır.




Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr