Atina havaalanından otele giderken taksinin şoförüne "Kaptan Mihalis adlı romanı okudun mu?" diye sordum.Cevabı "Ben elbette okudum ama sizin nasıl okuduğunuzu anlamak zor" dedi. Ona "Sorunları bilmezsek, çözümleri bulamayız. Bence sorun psikolojik" cevabını verdim.Kaptan Mihalisten şu satırları okuyan biri neler hisseder?"Öğle vakti yaklaşıyordu, Büyükkale Türkün bıçağı altında daha da çok inildiyor, debeleniyordu; müezzinler minarelere çıkmışlardı, öğle ezanı okunuyor, Tanrının rahmetini ilan ediyorlardı...Aynı anda 5 - 6 Türk, berber Praskevanın evine girmişlerdi. Kanepenin altına saklanmış kızını bulup oradan çıkarmışlar, sırtüstü uzatmışlardı. Sonra da zavallı berberi saklandığı küplerin ardından çekip almışlar, kafasını kapının eşiğine koyup boğazlamışlardı, kız da kanlar içindeydi."Ünlü ZORBAnın yazarı Kazancakisin Kaptan Mihalis adlı, Osmanlı yönetiminin son dönemindeki Giriti anlatan kitabından satırlar bunlar... Atina - Cumartesi Limandaki Büyükkalede, yaşananları yansıtmayı sürdüreyim."Herkesin içten bir Tanrı ibadeti tadına varıp daldığı bir sırada çığlıklar, kırılan kapıların gürültüleri, ciyak ciyak bağıran kadınların sesleri, havaya sıkılan piştovların gümbürtüsü duyuldu birden." ....Silahlı Türkler, bıçakları dişlerinin arasında bağıra çağıra koşuyorlardı; kolları, çıplak göğüsleri gavur kanıyla çoktan ıslanmıştı.....Kapılar kırılıyordu, kadınlar taraçalara çıkıp Tanrıdan yardım dileniyorlardı, başka kadınlar evlerinin çatılarından kucaklarındaki çocuklarıyla birlikte kendilerini aşağıya atıyor, erkekler direnecek oluyor, sonra silah sesleri, boğuşmalar duyuluyor, sonra da yürekler acısı bir haykırış, sonunda sessizlik, her şey bitmiş oluyordu."Kazancakis, 20. yüzyıla damgasını vuran yazarlardan biri.Yansıttığım gibi kanlı satırlar, okuyan herkeste "kıyım, katliam" travması oluşturmuştur.Yunanistanda Giritte, Ege adalarında Kıbrısta Rum nesilleri bu anlatımlarla büyümüştür. Kanlı bayram Kazancakis, yapıtlarında insancıl olmaya da çalışır. Zorbada, Rumların da Türkleri boğazlamalarının, vicdan yanığı bölümleri vardır.Rumların da vahşet itirafları vardır.Kaptan Mihaliste de, kırsalda Girit Rumlarının, Türkleri kıyımlarına göndermeler yer alıyor.Biz de Kurtuluş Savaşında, Yunan askerlerinin Anadoluda gebe Türk kadınlarının karınlarındaki bebeleri süngülediklerini okumadık mı tarih kitaplarında?Sonra...Kıbrısta cinayetler, vahşet, kıyım ile bütün bu kanlı anılar hortladı.Aradan geçen 30 yılda yeni nesillerle küllendiği sanılıyordu...Ama referandum süreci, fazla iyimser olmamamız gerektiğini gösterdi.Yunanlılar için bu anılar gerilerde kaldı. Ama Kıbrısın Türk ve özellikle Rum kesimlerinde etkisini hala sürdürüyor anlaşılan...Hala güvensizlik hissediliyor. Kanlı harman Hakem Pierluigi Collina "Benim Kurallarım" adlı kitabında, yönettiği maçları videodan kare kare seyrederken "nerede hata yaptığı" kadar "neden hata yaptığını" da araştırdığını yazar.Referandum sonrası böyle bir araştırma yapılmalı.Hata gibi görünen şey, "İki tarafın dışında uluslararası bir memur olan Annanın plan dayatmasıdır"Bu psikolojik tepki yaratmıştır.Ama...Daha da önemlisi, yüzlerce yıllık kıyım, kan, katliam, boğazlama anılarını, belleklerinde, bilinçaltlarında yaşayan taraflar arasındaki bu zehri eritmemiş olmaktır.Filistin - İsrail görüşmelerini 3 yıl boyunca Norveçin bir balıkçı kasabasında yürüterek başarıya ulaştıran Beyaz Sarayın psikoloji danışmanı Profesör Vamık Volkandı.Taraflar ondan referandum sürecinde ortamın yumuşaması, güven duyguları yeşermesi için yararlanmalıydılar.Üstelik Prof. Vamık Volkan Kıbrıs kökenlidir.Türk ve Rum tarafını çok iyi anlayabilir.Ortak tarih, ortak yaşam çekiyor da, itiyor da... g.civaoglu@milliyet.com.tr 2 usta