Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yoktan bir "kahraman" yaratmanın örneği mi?
İşte... Recep Tayyip Erdoğan.
Hukukun çarklarına atıyorlar.
Sonra da çarkların dişlilerini kırıyorlar.
Ona böylece bir zafer yaratıp hediye ediyorlar.
Basın Yasası affı...
Yargılanıp yattığı TCK 312'nin iptali...
Orduya hakaret suçunda zaman aşımının son uyum yasalarıyla yarıya indirilmesi...
Erdoğan bütün bu durumlarda, manşetlerden ve ekranlardan "siyaseten infaz edilecekmiş" gibi yansıtıldı.
Sonra, yasalardaki değişiklikler ve afla, ertelemeyle hepsinden sıyırdı.
Ama görüntü...
Egemen güçlerin ezmek istediği halk çocuğunun her defasında galip geldiğiydi.
Senaryo yazılsa, bu kadar budalaca olur.
Oscar ödüllü "Akıl Oyunu"ndan sonra, bu da en kötü ödüllü "akılsızlık oyunu".

Ve şimdi de Anayasa Mahkemesi kararının "yanlış okunması..."
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında "Erdoğan'ın kurucu başkan olamayacağı ve milletvekili seçilemeyeceği hükmü var.
Artık yürürlükte olmayan TCK 312'ye göre verilmiş bir karar.
"Affın çıkışı ve 312'nin kaldırılışı, Erdoğan'ın cezasını tamamladığı tarihten sonra olduğu için..." diye başlayan bir yorumla ipin çekildiği yorumu yapılıyor.
Yanlış...
Ceza Yasası'nın ve hukukun temel ilkelerini bir kez daha hatırlatalım.
1- Son yasa uygulanır.
2- Her durumda sanığın ya da suçlunun lehine olan yasa uygulanır.
3- Suçun işlenmesinden sonra çıkan yasa cezayı ağırlaştırıyorsa daha hafif olan eskisi... hafifletiyorsa yenisi uygulanır.
4- Cezayı hafifleten veya kaldıran yasa, suçlu hapisteyken de uygulanır.
Eğer cezasını tamamlamışsa, o cezanın sonuçları ortadan kalkar. (Örneğin 312'den yattıktan sonra bu maddenin yürürlükten kalkmış olması nedeniyle milletvekili seçilme hakkının, yenilenen dava ile kazanılması...)
.......
Bu ilkeler Erdoğan'ın siyaset yürüyüşünün altına kırmızı halı sermek için hukuk zeminini yaratmıştır.

Liderler, akıllı baş yerine kapıkulu isterlerse olacağı budur.
Üçüncü sınıf hukukçularla hukuk çıtasında düzey düşer... Siyaset mühendisliği ele yüze bulaşır... Kamu vicdanı yara alır.
Yoksa, meydan böyle boş kalır mıydı?
Düşünce ve söylem özgürlüğü, anayasal düzenin kendini savunmaktan yoksun kalacağı "takiyye" bölgelerine kayar mıydı?
Sonunda... Kimi kafaların duvarlara vuracağı şu ortam yaratılır mıydı?
Bu yanlışlıklar Erdoğan imajına karbonat etkisi yapmıştır.

Gerçekçi olalım.
Aklı başında bir hukukçu olan AKP'li Ertuğrul Yaçınbayır neden "Anayasa Mahkemesi karar verdiğine göre, Erdoğan hemen kurucu üyelikten ayrılmalı ve yeniden üye olarak genel başkan seçilmelidir" diyor?
Aslında, bu yapılmasa bile Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi o gerekçeyle kapatamayacağını... Anayasa değişikliği ile parti kapatmanın 4 koşulunu bilmiyor mu?
Yani... "Partinin dış yardım alması, Anayasa'ya aykırı tüzük ve program, yasa dışı faaliyetlere odak olmak, kapatılan bir partinin devamı..."
Biliyor elbette.
Fakat amaç, böylece Recep Tayyip Erdoğan'ın açabileceği "seçilme hakkının iadesi davası" için "iyi hal" kanıtları vermek.
Türkiye'de eğer siyasete anayasal çerçeve çizilmek isteniyorsa, aklın yolu, "nefes alsan parti kapatmak uç noktasından, diğer uç nokta Türkiye'nin nefesini bile kessen kapatmamaya" sarkaç hareketi değildir.
Ak ve kara arasında demokrasi renkleri vardır.
Örneğin...
"Partiyi, başkanını ya da sorumlusunu ilk yerel ya da genel seçime sokmamak...
1 ya da 2 yıl siyasi faaliyetten men."
Böyle ara yaptırımların Siyasi Partiler Yasası'nda yer alması gerekir.
Elbette...
Erdoğan'ın standardını yükseltmek mümkün görünmüyor.
Ama...
Hedef, siyasetin standartını yükseltmek olmalı.