Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Akşener’den ‘lamba’ benzetmesi

28 Şubat sonralarıydı. Nazlı Ilıcak evinde bir akşam yemeği daveti düzenlemişti.
Masada bir önceki hükümetin İçişleri Bakanı Meral Akşener’le yan yana oturmuştuk.
“Derin devlet” de konuşulan konular arasındaydı.
Meral Akşener şu söylemle şaşırtmıştı:
“İçişleri Bakanı tavanda sallanan lamba gibidir. Görünmeyen birileri duvardaki düğmeyi çevirir lamba yanar, tersine çevirir lamba söner.
İçişleri Bakanı’nın iradesi dışındadır bunlar.”

AMPUL KADERİ
ARADAN yıllar geçti kendi bakanlığı için “tavandan sallanan lamba” metaforu yapan Akşener amblemi “lamba” olan AK Parti’den milletvekili seçildi.
Şimdi TBMM başkan vekili.
Köprülerin altından çok sular aktı.
Türkiye eski Türkiye değil.
Öyle düşünüyoruz.
Ama...
Akşener’in “savcıya 28 Şubat aktörleri hakkında isimler vermesinin” hemen sonrasında, arabanın arka camına kurşun sıkılmasına ne demeli?
Akşener “bu bana verilmiş olan bir mesaj” diyor.
Yani...
“Bakanlığın döneminde edindiğin bazı çok özel sırlar için dilini tut. Polise, savcıya hedef gösterme” diye o mahallenin raconuyla sert bir uyarı.
Akşener’e bu racon işler mi?
Sanmıyorum.
Nazlı Ilıcak’taki gece Akşener’in eşi de vardı.
Gençlik yıllarında, birlikte eylemlere katılmışlar.
Buna “eylem arkadaşlığı ve milliyetçi inançların paylaşılması” denebilir.
Dinlediklerime göre Meral Akşener erkekleri de sollarmış.
O yüzden arabanın arka camına kurşun sıkarak racon kesmenin işlemeyeceği izlenimlerini aldım. Ama...
“Hâlâ bazı ellerin elektrik düğmelerine uzanmak alışkanlığını sürdürmekte olduğu” da bir diğer izlenim.

Haberin Devamı

HAŞİMİ’NİN GÜNAHI NE?
IRAK’tan kaçan ve Türkiye’ye sığınan ve hakkında kırmızı İnterpol bülteni çıkarılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi Ankara-Bağdat arasında büyüyen sorun...
Ankara, Haşimi için “başından beri destek verdiğimiz birini feda etmeyiz” çizgisinde.
Geri adım atmıyor.
Bağdat ise “184 ülkede kırmızı bültenle aranan bir teröristi nasıl topraklarınızda tutarsınız, korursunuz” diye soruyor?
Bağdat’tan dönen yanlış bir hesap var.
Irak’ın topraklarında 1 değil çok sayıda terörist var.
Binlerce...
Kandil’de, Kuzey Irak’taki diğer kamplarda, Süleymaniye, Erbil sokaklarında hatta Türkiye sınırının hemen ötesinde...
Bu PKK’lılar kentlerde bürolar açtılar.
Kandil’de hastaneleri, su sağladıkları göletleri, enerji ihtiyacını karşılayan jeneratörleri var.
Türkiye onların “kafa adamlarını” ve Türkiye’deki eylemlerde kan bulaşmış olanlarını istiyor.
Ama...
Alabiliyor mu?
Irak PKK’yı topraklarından söküp uzaklaştırıyor mu?
“Türkiye’ye iade” için bir iade beyanı, söylemi oldu mu?
Hayır...
Bağdat’takilerin bu garip çelişkiyi bir düşünmeleri gerek.
“Bizim teröristi verin, sizin teröristleri bizden istemeyin, vermeyiz” kafasıyla nereye varılabilir ki?
Ortadoğu’nun kaderi değil “akut yanlışlar dizisi bu...”
Başka örnekler de yaşadık, yaşıyoruz.
Abdullah Öcalan yıllarca Suriye’nin başkentinde hatırlı bir konuk olarak yaşadı.
Suriye himayesinde PKK eğitim kampları, yıllarca faal oldu.
Suriye silah, para, eğitim vererek arkasında durdu PKK’nın.
Şimdi...
O Suriye’nin idarecileri, Türkiye’deki kamplardan “Özgür Suriye Ordusu’nun” yönetildiğini, silahlandırıldığını iddia ediyor.
...................
Men dakka dukka zihniyeti yerine bu coğrafyada “kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapma” ilkesi almalı.