Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CIVAOĞLU

19. yüzyılda alüminyumun üretim maliyeti öylesine yüksekti ki, Danimarka Kralı 10. Christian, kendisine alüminyum bir taç sipariş etmişti.
3. Napoleon, som altından bir sofra takımını günlük hayatında kullanıyordu.
Daha değerli konukları için yemekleri alüminyumdan bir yemek takımıyla sunuyordu.
Aradan geçen yarım yüzyılda alüminyum, kral tacından ve sofrasından yükseklik yitirerek bira ve Coca Cola kutuları işlevine düştü. (1)
Yönetimler, iktidarlar, siyasi çözümler ve başa taç edilen isimler için alüminyumun düşüş macerası hep anımsanmalıdır.
Bazıları gelip geçici pırıltılardır.
Başa taç iken, teneke kutu olup tarihin çöp sepetine atılırlar.
Hiç değerini yitirmeyen altın taçlar ise, tarihin galerisinde korumaya alınırlar.
Türkiye... Zaman zaman büyük değerler sanılarak siyasi çözümler, formüller, iktidarlar ve isimler üretmiştir.
Çok azı tarihin galerisinde büstler ve portreler olarak seçkin bir yer almışlardır.
Çoğu ise, tarihin hurdalığına savrulmuşlardır.
Unutulmuşlardır.

1998 Türkiye'si köşeye sıkışan, çıkışsızlık bunalımında çözüm üretimlerinin sancılarını çeken bir ülke olacaktır.
Avrupa Birliği umudu buzdolabına konmuştur.
Kıbrıs nedeniyle hem Amerika ve hem de Avrupa tarafından sıkıştırılacaktır.
Yunanistan'ın bir çatışmaya çanak tutan tahrikleri giderek tırmanacaktır.
Çünkü... Yunanistan bu kez Türkiye'yi tıpkı Osmanlı'nın son dönemlerindenki gibi yalnız ve dışlanmış görmektedir.
Kendi arkasında ise, Batı'yı bütünüyle hissetmektedir.
Arap dünyası ve Arapların dışında kalan İslam ülkeleri - genellikle - Türkiye'nin karşısındalar.
Türkiye'nin, İsrail politikası nedeniyle - içten olmasa bile, görüntüde - Türkiye'ye tavır koyuyorlar.
Türkiye kendi içinde istikrarı yakalayabilmiş değil...
Dışardan destekli bu yamalı bohça azınlık hükümeti ile büyük çözümler üretemez.
Uygulayamaz.
Ekonomide cesur ve kararlı uygulamalar olası görünmüyor.
Vergi Reform Yasası'nın çıkacağı bile kuşkulu...
Ama... Bu tasarı bağlamında söylentilerle ekonomi önce yıpratıldı. Sonra da neredeyse yaprağın kımıldamadığı bir durgunluk ortamına itildi.
Güneydoğu'da ayrılıkçı şiddet büyük ölçüde çözümlenmiş gibidir, fakat, bunun insan haklarına dayalı demokratik ve ekonomik boyutunda bir hareketlenme olabileceği çok kuşkuludur.
Ekonomisinden, iç güvenliğine uzanan çizgiyi bütünleştiremez.
Hükümetin, son dönemlerin yapay, fakat çok tehlikeli, inançlılar ve laikler ayırımı bağlamında siyasete ve sosyal barışa dönük tehditleri aşması çok zor olacaktır.
Özellikle, Refah Partisi'nin kapatılması halinde, bu ayırım Refah Partisi yerine kurulacak yeni parti tarafından hiç kuşkusuz siyasi sömürü malzemesi yapılacaktır.
1960'lı yıllarda Demokrat Parti'nin kapatılması ve liderlerinin idamı, yönetcilerinin hapse atılmaları nedeniyle yaşananların, bu kez de, Refah Partisi'nin kapatılması ve lider kadrosuna siyasi haklarının iadesi istekleriyle, yeniden yaşanmasından kaygı duymak gerekir.
Hükümet, bu cephede de savunma durumunda kalacaktır.
Üstelik...
Bu hükümetin çoğunluğu pamuk ipliğine bağlıdır.
Dışarda destek veren CHP'nin insafına, sağduyusuna, hesaplarına endekslidir.

İşte böyle bir ortamda, hafta sonu mahşerin üç atlısı bir araya gelecekler.
Yani...
Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk.
Hükümetin ortağı 3 partinin liderleri.
Beraberlerinde 2'şer kurmayları da olacak.
9 kişiden beklenen, bu zor koşullarda olan Türkiye için cesur, kararlı ve ciddi bir yönetimden beklenen çözümlerin üretilmesidir.
Kesin tavrın benimsenme kararıdır.
Onlar, Türkiye'nin önünde umut oluşturabilecek bu tavrı ortaya koyabilirlerse, inandırıcı olabilirlerse... CHP'nin pamuk ipliği, sağlam İngiliz ipine dönüşür.
"Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl" sözü boşuna değildir.
Siyasi riskle bir tırmanış bunu gerektirir.
Yılmaz, şimdiye kadar kendisinden 22 yaş büyük Ecevit'i, 13 yaş büyük Cindoruk'u ihmal etmiş gibidir.
Kendisinin ve arkadaşlarının yaptığı açıklamalar öncesinde, onların fikrini ve gönlünü almamıştır.
Önce, bu iç bütünlüğü oluşturmalıdır.
Sıkılmış bir yumruk haline gelmelidir.
Sonra da, 1998'in bu zirvesi, alacağı kararlar ve benimseyeceği tavırlarla tarihdeki yerine belirler.
Altın ya da alüminyum olmak seçeneği kendi ellerindedir.
Cumhuriyet Tarihi'nin en büyük desteğini kazanarak, iktidar olan bu 3'lü şu zor olanaklarda dahi, altını oluşturabilecek şansa sahiptirler.
Çünkü alternatiflerinin ne olduğunu biraz akıl ve sağduyu sahibi hiç kimse düşünmek bile istemiyor.

.........................
(1) Entellektüel Sermaye (Örgütlerin Yeni Zenginliği) Thomas A. Stewart

Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr