Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anlatayım... Konu Susurluk'tu. Sağ tarafımda da, dosyada adı geçen ünlü emniyetçi İbrahim Şahin oturuyordu.Akşener'e sormuştum:,"Sizce derin devlet nedir?"Bana verdiği cevabı aynen yansıtıyorum:"Size derin devleti anlatabilmem için asıl İçişleri Bakanı'nın ne olduğunu tanımlamalıyım.Bakan koltuğuna oturduğumdan itibaren anladım ki... Ben bakan olarak tepede yanan ampul gibiydim. Birisi düğmeyi çevirdiğinde ışık sönüyordu. Düğmeyi kim çevirdi, nasıl çevirdi, sonra nasıl tekrar düğmeyi çevirip lambayı yaktı, lamba anlayamaz."Akşener'in bakanlığını, siyasetini beğenen de olmuştur, eleştiren de...Ancak...Onu tanıyan herkesin katıldığı bir gerçek şudur: Dobra dobra ve cesur bir kadındır.Gençliğinde de siyasi akımların ortasında sağlam duran tam bir "bacı"ymış.O gece İçişleri Bakanlığı'nda "Şöyle yaptım... Şu şu karanlık tezgâhların üzerindeki örtüyü kaldırıp onları dağıttım" gibi övünmelere hiç girmedi.Hatta... Belki "derin devletin gücünü" daha iyi ortaya koymak için kendi durumunu tavanda sallanan bir lambaya benzeterek tevazu da gösterdi.Ne olursa olsun söyledikleri, İçişleri Bakanlığı yapmış bir politikacı için hayli etkileyiciydi.Yıllar önce I. Körfez Savaşı'nda 2 Amerikalı subayın Suudi Arabistan'da bana ayrı ayrı verdikleri brifinglerde söyledikleri "Kuzey Irak'ta Kürtler, Saddam'dan kalan silahlara sahip olacaklar, Türkiye'den toprak isteyecekler. Biz de çekilmiş olacağız. Ya vermeyeceksiniz, savaşacaksınız ya da toprak vereceksiniz" söylemleri kadar, Akşener'in söylemi de hafızama kazınmıştır. Birkaç yıl önce Nazlı Ilıcak'ın Boğaz sırtlarındaki evinde yemekteydik. Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener'le yan yana oturuyorduk. O gece "derin devlet" bağlamında bir söylemi unutmak mümkün değil. Başbakan Erdoğan'ın "Derin devlet olmaz mı, elbette var" yolundaki sözleri bence de gerçeği yansıtıyor. Daha önce başka başbakanlar da aynı mesajı vermiş değiller miydi?Örneğin, Bülent Ecevit..."Derin devlet" sadece Türkiye'de değil, yerküredeki her devlette var.Kanıtlanamaz ama bilinir, hissedilir.Özellikle ABD'de dosyalar, soruşturmalar zaman zaman "ulusal güvenlik gereği" söylemine takılır, yargıda dahi akan sular durur. Bir adım öteye gidilemez.Londra'da gazeteciyi zehirleyerek öldüren, Moskova'nın "derin devlet"i değil de, "karakol polisi" miydi?ASALA, Türk diplomatlarını sinek gibi öldürürken, sonra devreye giren ve ASALA'nın arkasındaki büyükbaşları ortadan kaldıranlar kimdi?Kötü olan şey, her ülkenin yüksek menfaatlerini, özellikle dışa karşı korumakla görevli "derin devletin" bu asli görevinden saparak iç politikaya yönelmesi, odaklanmasıdır.Demokrasinin değerlerini çiğnemesidir.Ülkenin iç güvenliğinden sorumlu bir bakanın kendini "tavanda asılı bir ampul" gibi hissetmesidir.Demokrasilerde varsa düğme, devletin bakanlarında, başbakanlarında olmalıdır.Ampul ise, onların siyasi iradeleriyle yanmalı ve sönmelidir.Not: Bu satırlarımın da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin amblemi olan ampulle hiçbir ilgisi yoktur.Konu, böyle polemiklere malzeme edilmeyecek kadar ciddidir. Erdoğan haklı Hrant Dink cinayeti büyük acı verdi.Cenazesinde akan 10 binlerin "demokratik tepki" görüntüsü de güzeldi, etkileyiciydi.Ancak...Ölçü kaçırıldı."Hepimiz Ermeniyiz", rahatsızlık veren bir abartı oldu.Bu kadar temiz ve insani duyguların yansıdığı bir gösteriye hiç gereği yokken "tartışma ve polemik" gölgesi düşürüldü.Çünkü...İnsani değerleri ve vahim bir cinayete tepkileri paylaşmak, bunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ortaya koymak için "Ermeni olmak" mı gerek?Bir Türk diplomatı ASALA tarafından öldürüldüğünde pek çok Ermeni yurttaşımız yürekten üzüldü ama asıl kimliğini bir yana koyup "Biz Ermeniler hepimiz Türküz" diyen oldu mu?İnsani duygularla ve iyi niyetle de olsa, "ırkı" vurgulayan söylemler yanlıştır. "Irkçılık" akımlarına neden olabiliyor. Cehenneme giden yolun iyi niyet taşlarıyla örüldüğünü unutmayalım. gunericivaoglu@milliyet.com.tr CEHENNEMİN İYİ NİYET TAŞLARI