Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

TSK’ya karşı “psikolojik savaş” hasar yaptı mı? Aldığım izlenimlere göre ne yazık ki “evet...”
Toplum nabzını iyi tuttuğu kanısında olduğum çevrelerde, halkın “TSK konusunda kafasının karıştığı” bulguları var.
Yakın zamanlara kadar “TSK’ya güven” Türkiye insanında “tavan” yapıyordu.
Artık kafalarında gri bölgeler oluşanlar çoğalmakta.
Hem de dikkat çekecek oranda...
Üzücü ama ne böyle bir süreç yaşanıyor.
Kamuoyu TSK odaklı öyle yoğun ve sürekli “negatif” yayın bombalarının küllerine maruz ki etkilenmemesi mümkün değil.
Darbe suçlamaları, emekli kuvvet komutanlarının ifadeye alınmaları, silah ve bomba gömüleri... Uçuşan Ayışığı, Sarıkız, Kafes ve bir dizi darbe planları, Oramiral günlükleri, eski kuvvet komutanlarının toplantılarında “müdahale” konuşmaları, suikast projeleri gibi iddialar... Albayın “ıslak imza” krizi...
Bunlar kanıtlanmış olmasa da rüzgârda savruluyor.
Nükleer küller gibi bu coğrafyaya serpiliyor.
Maruz kalanların bir bölümünün etkilenmiş olması doğal.
Gerçi insanlarımızın çoğunluğu “TSK’ya güvenini” sürdürmekte ama erozyon olduğunu da görebilmek gerek.
Son dakika gelişmesi olarak Ankara 11. Ağır Ceza’nın verdiği -sınırlar çizmekle beraber- “kozmik odada hâkim aramasına devam” kararı da negatif etkiyi tetiklemiş olmalı.
Kararın kendisi değil ama “Genelkurmay’ın aramaları durdurmak için başvurusunun reddi” olması çok da iyi bir görüntü değil.

Ambalaj ve içi
Oysa...
Bu karar TSK’ya özen gösteren kanaat önderlerine göre, askere aslında yararlı olmuştur.
Ben de o kanıdayım.
Aksi halde, kozmik odada sır delillerin üzerine kilit vurulduğu gibi bir izlenim oluşacaktı.
Askerin üzerine soru işareti düşecekti.
“Psikolojik savaş” yürütenlere kullanacakları malzeme verilecekti.
Bu önlendi.
Ayrıca...
Hâkimin görev alanı dışında kalan ulusal güvenlik sırlarının araştırma dışında kalması da hukuki bir karara bağlanmış olmakta.
Elbette bu da önemli...
Ancak kamuoyu bunu “Genelkurmay, kozmik odada araştırmayı durdurmak istedi, mahkeme reddetti” diye algılar.
O nedenle Genelkurmay’ın kamuoyu oluşturma olanakları kısıtlı kaldığı dikkate alınarak şu aşamada negatif etkinin ağır basacağı söylenebilir.
Öte yandan, tam tersine, “askerin saldırı karşısında olduğu” kanısını taşıyanlar safları daha da sıklaştırıyor, reaksiyonun uzantısı olan keskinleşmeye yöneliyorlar.
Bu arada, TSK’nın kendi “iç kamuoyu” da gözlem dışı kalmamalı.
Askeri yapının da aydınlatılması zorunluktur.
Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olan TSK hiyerarşisi, “normalleşme” ve hukuk devleti gereklerini “bilgi beslenmesiyle” içselleştirme gibi bir sürecin içinde olmalıdır.
Hukukun uygulanmasında, derbederlik, psikolojik yaralama olmamasına özen gösterilirse bu süreç nispeten kolaylaşır.
Ne şahın, ne padişahın, ne diktatörün, ne cuntanın askerleridir onlar...
Ulusumuzun ordusudur.

Haberin Devamı

ERKEN SEÇİM FALI

Asker için nabız...

Erken seçim şu aşamada kimseye yaramaz gibi görünüyor.
AKP’nin bugün bir seçim yapılsa tek başına iktidarı bir kez daha alması olasılığı artık limitlerde.
CHP’nin oyları -yanılma payları içinde- aynen sürüyor.
29 Mart seçim sonuçlarında çok küçük gelgitler yapıyor.
BDP (eski DTP) açılımdan kazançlı çıktı ama hâlâ yüzde 10 barajını geçebilmiş değil.
Sadece MHP’de dikkat çeken yükseliş var...
Fakat vardığı oran hâlâ “3. parti” konumunu değiştirmiyor.
O halde bir erken seçimin hiçbirine kayda değer başarı getireceği düşünülemez.
Bu durumda Meclis’ten “2010 Kasım’ında erken seçim kararının” çıkması imkânsız değil ama “zor...”
Zaten “zamanında seçim” Temmuz 2011’de...
Fakat...
Başbakan Erdoğan “Mevsim nedeniyle birkaç ay öne çekebiliriz” demişti.
Mesela “Nisan 2011’e...”
“Erken seçim” ile “zamanında seçimin öne alınmışı” arasında sadece 4 ay olacak.
Bu durumda “PKK’nın tasfiyesi” projesinin sonuca ulaşması ve AKP’nin yelkenlerini dolduracak, yeni, böyle sonucu değiştirecek radikal rüzgârlar esmediği takdirde “erken seçim” olasılığı çok da ağırlıklı değil.