Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merhum Vehbi Koçtan zaman zaman anılarını dinlemek, yakın tarihin gizli galerisinde gezinmek gibiydi. İşte gözleri dolarak, hatta birkaç damla yaşını tutamayarak anlattığı bir anısı..."Mustafa Muğlalı Paşa hapisteydi. Bana bir mektup yazdı. Yargılanmam sürüyor. Avukat tutacak param yok. Bunu senden borç istiyorum. Emekli maaşımdan ödeyeceğim diye yazdı. Koskoca ordu komutanının avukat tutacak parası yoktu. Böyle bir namuslu askerdi. Beraat bekliyordu. Göremeden hapishanede öldü. Helal olsun."Gözlerini beyaz mendiliyle silmiş, başka bir şeycik söylemeden uzun süre sessiz kalmıştı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral İlhami Erdil, eşi ve kızı dün yargılandılar. Üzücü... Hukukta, mahkeme tarafından suç sabit bulununcaya kadar sanıklar masum sayılır.O nedenle satırlarım İlhami Erdil, eşi ve kızı için bir suçlama gibi yorumlanmasın.Zaten ne bu köşe mahkemedir, ne de yazarı savcı...Ancak olayın "sosyosiyasal ve moral" yansıması önemlidir. Yansıma Önce... "Muğlalı Paşa neden idam istemiyle hapse düşmüştü?" sorusunun cevabı...İkinci Dünya Savaşı yıllarında, İran - Türkiye sınırında, koyun sürüleri gasp ediliyor, hayvan kaçakçılığından büyük paralar vuruluyor.Bazı yerel bürokratların rant sağladığı ve himaye ettiği bu vurgunları yapanlar, Türk askeriyle çatışmalara da girmekteler.Bürokratlar, merkeze bu olayları, isyan gibi göstererek kendilerini temize çıkarmaya çalışmaktalar.Sağlam, dürüst ve vatansever bir komutan olan Mustafa Muğlalı Paşa, Vana gönderilir.Paşaya da bu isyan havası yansıtılarak, Rus askerlerinin bile Özalp ilçesine sızdıkları, olaylarda etkin rol aldıkları söylenir... Onu, en duyarlı olduğu yurtseverlik ve vatanın bütünlüğü kaygılarından vururlar.Husumetlerin rol oynadığı bir de liste sunulur.33 kişilik bir liste...Belki çoğunluğu masum olabilir.Muğlalı Paşa, ayrılırken geride bir yazı bırakır: "Bu kişileri İran sınırına götürün. Geçiş noktalarını göstersinler. Asker uyanık olsun. Kaçmaları mümkündür. Silah kullanarak engellensin" mesajını veren bir not. Sonra...Sınırda bu 33 kişi, "çatışma oldu" gerekçesiyle ölü bulunur.Muğlalı Paşaya sükûnu sağladığı için takdir ve teşekkür belgeleri verilir.Sonra da... 1946 seçimlerini kazanan DPnin muhalefet baskısı üzerine, bu kez hakkında dava açılır.Dosyası idam hükmüyle Yargıtaydayken, hapiste, -kahrından- ölür.Ahmet Arif, daha sonraları "33 Kurşun" adlı şiiriyle, bu olayı anlatmıştır:"Ölüm buyruğunu uyguladılar / Mavi dağ dumanını / ve uyur - uyanık seher yelini / kanlara buladılar./ Sonra oracıkta tüfek çattılar...... Gül memeler değil / domdom kurşunu / paramparça ağzımdaki"Muğlalı Paşanın bıraktığı not tartışılabilir... Acaba üstü kapalı bir ölüm emri mi diye...Fakat kimse Paşanın bu kurtlar sofrasının rant dağılımından 5 kuruş haramı olduğunu söyleyemez.Askerin çizgisi böyle bellenmiştir.Kamuoyu yoklamalarında, en güvenilir kurum sıralamasında askerin sürekli "1 numarada" yer alması, böyle bir çizginin derinlere uzanan kökleri nedeniyledir. Askerin çizgisi Son yıllarda açılan "yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, haksız kazanım" konulu ve "asker sanıklı" davalar, bu açıdan duyarlıdır.Kişilerin, kişiliklerin ötesinde, şöyle önemli uzantıları var..."1- Asker ocağında da yolsuzluklar olabiliyormuş demek..."Bu yargı, bir iki adedi aşıp çoğaldıkça, güven grafiği farklı olabilir.Tehlikedir."2- Asker, gerektiğinde kolunu kesiyor. Dokunulmazlık zırhında kimseyi korumuyor."Kamuoyuna bu mesaj, -değindiğim- güven grafiğindeki olası kırıkları önleyebilir.Genelkurmay Başkanı Org. Özkök ve arkadaşları karar verirken, hiç kuşkusuz bu iki etkiyi tartmış olmalılar.Ama hukuk ve adaletten yana ağırlık koymaları, kuşkusuz doğru olan tercihtir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Netameli