Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Cumhuriyet'in 75. yıldönümü kutlamalarının, bir de "Ne mutlu Türküm diyene" boyutunu ortaya koyalım.
       Lozan Barış Antlaşması'na göre, azınlıkların Cumhuriyet'e ve Atatürk'e sahip çıkışları, belki tahilsiz, "ayrılıkçı" tezgahlara bir örnek verebilir.
       Önce...
       Ermeni cemaatinden başlayalım.
       Kutlamalar için düğmeye 25 Ekim'de basılıyor.
       Patrik Mesrop Mutafyan, bütün Ermeni kiliselerine genelge gönderiyor.
       25 Ekim Pazar günü, kiliselerin papazları, cemaatin de katılımıyla, Cumhuriyet, Atatürk ve dava arkadaşları için dua ediyorlar.
       28 Ekim'de, İstanbul'daki partikhanede, sayıları bini bulan Ermeni çocuk ve genç arasında, konusu Cumhuriyet şiirleri olan bir yarışma düzenleniyor.
       Ayrıca...
       28 Ekim saat 17:00'den itibaren, İstanbul'daki tüm Ermeni din adamları, patrikhanedeki törene katılıyorlar.
       Bu din adamları, 75. yıl flamaları ve Türk bayrakları taşıyorlar.
       Dua, Türkçe okunuyor.
       Saygı duruşunda bulunuluyor.
       Patrik Mutafyan, günün önemini Ermeni cemaatinin de yürekten paylaştığını ortaya koyan bir konuşma yapıyor.
       Gece, Çırağan Sarayı'ndaki baloya gidiyor.
       29 Ekim'de, vilayetteki kabule katılıyor.
       Ayrıca...
       Aralık ayında, Cumhuriyet'in 75. yılı kutlamaları nedeniyle, bütün Ermeni kiliselerinin koroları, AKM'de konser verecekler.
       Bir ilave daha...
       Atatürk, Türk Dil Kurumu'nu açarken, Agop Martayan adlı Türk dili uzmanını da çağırıyor.
       Atatürk, ona, Türk diline olan sevgisi nedeniyle "Dilaçar" soyadını veriyor.
       75. yıl bağlamında, onun da büstü yapılıyor.



       Musevi cemaati ise, kutlamaları 23 Ekim'de başlattı.
       Musevi cemaat Başkanı Rıfat Saban başkanlığındaki yöneticiler, Anıtkabir'i ziyaret ettiler.
       Sonra, Cumhurbaşkanı ve parti başkanlarını...
       26 Ekim Pazartesi
günü, Neve Şalom Sinagogu'nda düzenlenen özel bir dinsel törenle, 75. yıl kutlama etkinliklerini başlatmış bulunuyor.
       Sinagogun Özel Musevi Lisesi Korosu, 10. Yıl ve İstiklal marşlarını söylüyor.
       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den başlayarak, bütün devlet adamlarının mesajları okunuyor.
       Haham Konseyi üyelerinden Rav Yeuda, Hz. Davut'un yakarışlarını okuyarak, Cumhuriyet'in 75. yıldönümünü kutluyor.
       Musevi Cemaati Başkanı Rıfat Saban konuşmasında, Atatürk'ün "Benim naçiz vücumdum, elbet toprak olacaktır. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır" sözlerini dile getiriyor.
       Museviler'in, engizisyondan kaçtıkları ve Osmanlı topraklarına gelerek huzurlu bir yaşam sürdürdükleri yüzyılları simgeleyen 500. Yıl Vakfı, 6 Kasım'da, 75. yıl bağlamında konser düzenlemiş bulunmakta...
       Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na İdil Biret eşlik edecek. Museviler'in Şhalom Gazetesi, 75. yıl Basın Sergisi'ni açıyor.
       Bunların yanı sıra, ünlü Musevi fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar'ın da "Cumhuriyet Tarihi" konulu bir fotoğraf sergisi açık.
       Museviler'in spor örgütü Yıldırım Spor, Cumhuriyet Kupası adı altında, gençler arası bir basketbol turnuvası düzenliyor.



       Fener Rum Partikhane binası, süslenmiş bulunmakta...
       28 ve 29 Ekim geceleri, binanın ve çevresinin aydınlatılışı dikkat çekiyordu.
       Patrik Bartelemos, 28 Ekim'de Çırağan Sarayı'ndaki Valilik davetine şahsen gidiyor.
       29 Ekim sabahı, Valilik'teki kabule de katılıyor.
       2 Kasım'da ise, Askeri Müze'de bir tören yapılacak.
       Bartelomos, gerek buna, gerek İstanbul dışındaki bütün şenliklere, Vekili Teoliptos'u gönderiyor.
       Çok parlak olmasa da, katılımdır.
       Buna karşın...
       Atatürk'ün bir kararname çıkartarak kurdurduğu Türk Ortodoks Patrikhanesi'nde, Türk bayrağı zaten hiç inmemiştir.
       İlk milli kilisedir.
       Kurucusu Patrik Eftim ise, şimdiki Patrik Selçuk Erenerol'un babasıdır.


       27 Ekim 1998 tarihli yazımda, "Atatürk'ün daha Cumhuriyet'i ilan ettiği yıllarda, Cenevre Üniversitesi'nden Antropolog Prof. Egon Peter'in kitaplarını okuduğunu" belirtmiştim.
       Atatürk, ırkları araştırmış.
       Uygarlıklar tarihini incelemiş.
       Ve sonunda, "Irkçılık değil, ulusçu bireysellik ve ortak özgürlükler" ekseni etrafında, bir milliyetçilik tanımı yapmış:
       "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir."
       İşte, "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün temeli, bu araştırmaya dayanıyor.
       Onbinlerce fidan gibi gencimizin kanlarını akıtan karanlık ayrılıkçı odaklar, keşke yukarıdaki satırlarda örneklerini çizdiğim "ırkçılığa, din farkına dayanmayan ortak milli değerlerin, inancın paylaşıldığı görüntülerden" ders alabilseler...




Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr