Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

AHMET Hakan’ın “Tarafsız Bölge” programında Balyoz davasından berat eden subayların söylemleriyle devam...
Em. Deniz Tümamiral Semih Çetin, “Balyoz’dan yargılanan denizcilerin yüzde 20-25’inin Alevi olduklarını” söyledi.
Komplo teorilerine ihtiyatla yaklaşırım.
Dünkü yazım için de bu tavrım geçerlidir.
Ayrıca...
“Etnisite” ve “mezhep” ayrımcılığı gibi suların da tehlikeli ve insani değerlere aykırı olduğuna inanırım.
Ama...
Ne yazık ki bu tür zehirli tohumların saçıldığı da çirkin bir gerçek.
Elbette...
Balyoz’dan ne hak yere yargılananlardan bir bölümünün “bilinçli olarak Aleviliği nedeniyle seçildiğini” iddia edemem.
Bunu yapmak istemem de...
Fakat gene de ifade düşündürücüydü.

Haberin Devamı

BİZ BİLMEZDİK

AHMET Hakan güzel bir soru yöneltti:
“Silahlı Kuvvetler’de siz kimlerin Alevi, kimlerin Sünni olduklarını bilir miydiniz?”
Bir bakıma “fişleme mi vardı” gibi zihinlere takılabilecek sorunu cevabına ışık tutmak istedi.
Semih Çetin Amiral “Bilmezdik, içeri alındıktan sonra aramızda konuşurken öğrendik” cevabını verdi.
Em. Tümgeneral Ahmet Yavuz da onun cevabını onayladı:
“Alevi, Sünni gibi aidiyetler aklımızdan geçmezdi. Bilmezdik...”
Zaten Balyoz’dan yargılanarak hapse giren denizcilerin neredeyse 4’te, 5’te 1’inin “Alevi” olmaları da TSK’da mezhep ayrımcılığı yapılmadığının kanıtı.
Etnisite ayırımının da askeri okullara giriş, TSK’da tayin ve terfilerde ölçüt olmadığı bilinen şey.
Bununla beraber TSK’ya sızan ayırımcı zihniyetten kimilerinin Balyoz davasına kurgularla dahil ettikleri subaylara bu tür ölçütleri de gözettikleri hissediliyor.

“KOMUTANIM DEMEM”

LAFINI hiç sakınmadığı izlenimini veren Semih Çetin Amiral Silahlı Kuvvetler’in doruklarında görev yapmış iki komutan için -adlarını vererek- “Onlarla karşılaşırsam komutanım diye hitap etmem” dedi.
Balyoz’da yargılanan silah arkadaşlarına tavırlarına tepkiliydi.
Diğer komutanlar da “genelde yeterince destek almadıklarını” söylediler.
Beraatle sonuçlanan son mahkeme kararında ortaya çıkan “kurgu kanıtların” gerçek olmadığı Genelkurmay bilirkişisi tarafından saptanmış. Bir rapor halinde komutaya sunulmuş.
“Komutanlarımız, biz yargılanırken bunu kamuoyuna açıklamalılardı” mesajını verdiler.
Bunu yapacak yerde hapishaneye ziyarete geliyorlarmış.
“Merak etmeyin, biz gerekli mercilere bunları söylüyoruz” diye güvence veriyorlarmış.
“Kamuoyuna açıklayın” dediklerinde...
Lafın burasında Ahmet Hakan söze girdi.
“O zaman darbeci diye suçlanırlardı” dedi.
Konuğu askerler de “Evet, aynen bunu söylüyorlardı” diye tamamladılar.
Em. Tümgeneral Ahmet Yavuz “Görevlerinden istifa ederler ve bu açıklamayı yapabilirlerdi. Kimse de ‘darbeci’ diyemezdi” görüşünü dile getirdi.

Haberin Devamı

HAKKIN İADESİ

MEVLANA’nın “Yeni şeyler söylemek lazım” deyişi iyi güzel de kolay değil.
Ne hak yere ortalama 4 yıl hapis yatan...
Kariyerleri noktalanan, maaşları budanan, aileleri perişan olan, içlerinden bazıları yaşamlarını yitiren, yıldızları, şeritleri sökülüp “er” statüsüne indirilen bu subaylarımız, pırıl pırıl insanlarımız bütün bunların hesabını elbette yargı yoluyla soracaklardır.
Ve gelecekleri için de haklarını alacaklardır.
En önemlisi itibarları için -Semih Çetin Amiral’in “Zaten kaybetmemiştik” dediği gibi- devletin manevi borcu vardır.
“Özür...”
“Yüzbaşı Dreyfus Davası” bir referanstır.
Yazacağım.
Ayrıntılı anlatmak gerekir.

Balyoz’la devam