Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bankalar için şöyle bir söylem vardır: "Hava pırıl pırıl güneşliyken size şemsiye açarlar, yağmur yağdığında şemsiyemiz kalmadı derler."
Küresel bankacılık anlayışını yansıtan bu söylemin doğruluğu bir kez daha kanıtlanmakta.
Tüm dünyada para bolluğu yaşanırken, bankalar kredi vermek için müşterilerin peşinden koşuyordu.
Yani... (Pırıl pırıl güneşli havada şemsiye açmak tavrı...)
Krizle birlikte süreç tersine döndü.
Bankalar kredi vermemek için ayak sürüyorlar, bin dereden su getiriyorlar.
Verilmiş kredilerin bile vadesi dolmadan geri ödenmesini istiyorlar.
(Güneşli hava, yağmurlu havaya dönüşünce "Şemsiyemiz yok" ya da "Size güneşli havada verdiğimiz şemsiyeyi geri getirin" tavrı.)
Dünyada ve Türkiye'de yaşanmakta olan "banka-müşteri" ilişkisinde "aşk" ve "terk" durumu budur.
Öyle paralar ki, ha deyince bulunup bankaya geri ödenmesi çok zor. Hatta bazen mümkün değil.
Müşteri, krediyi alırken, vade saptanırken kendi iş programına ve tahminlerine göre bir nakit akış tablosu yapmış.
Pırıl pırıl havada kendisine uzatılan şemsiyeyi koymuş kenara, "Yağmur yağarsa açarım" diye düşünmüş.
Oysa... Kredilerin geri çağırılmasıyla, kredi musluklarının kapatılmasıyla her şey altüst oluyor.
Fabrikalar kapılarına kilit vurmaya başladı bile...
Burada sadece kredi müşterisi değil, orada çalışan ve işsiz kalacak olanlar, fabrikaların kullandığı ham, yarı işlenmiş, işlenmiş maddelerin üretiminde de darboğazlara giriş ile kısır döngü oluşmaktadır.
Bankaların penceresinden bakıldığında da onların "çok haksız" sayılmayacakları nedenler var.
Son haftalarda bazı büyük bankaların CEO'ları ve genel müdürleriyle sohbetlerimiz oldu.
Tüm kredi müşterilerinin risk notları önlerine konmuştu.
Hangileri çağırıldığında geri dönebilir, hangileri vadelerinde ödenir, hangileri bataktır?..
Bir liste daha var önlerinde...
Vadesi gelen dış kredileri nasıl ödeyeceğiz?
Vade dolmadan yeni dış krediler bulabilecek miyiz?
Dış kaynak yaratılamazsa, içeride nakit stoğumuzu buna göre nasıl oluşturmalıyız?
Bunlara bir de son yılların bankacılığında bir dizi fon, vadeli işlem, swap oyunları bağlamında olası ödeme zorunluluklarını ve dolar, euro, YTL makaslarındaki açılmaları ekleyiniz. Böylesine fırtınalı havada kaptan pilotluk zor iş.

Haberin Devamı

POLİTİKACI ŞEMSİYESİ
Böyle kriz zamanlarında devlet ve devlet adamına ihtiyaç daha da önem kazanıyor. Küresel atmosfer harikayken otomatik pilota bağlanıp uçmak değil, mesele böyle havada usta pilot olabilmektir.
Aksi halde politikacının da yazgısında "şemsiye" öyküsü yer alır.
Hava günlük güneşlikken siyasetçiye iktidar şemsiyesini veren halk, bir bakarsınız yağmur bastırdığında şemsiyeyi geri istiyor.
"Bizimle beraber sen de ıslan" diyor.

Haberin Devamı

Bankacı şemsiyesi

KRİZDE UYKUSU KAÇANLARA...
Her şeyi zihinden silen bir derin uyku, en iyi meditasyondur. Kasım 2008 Türkiye'sinde hatta dünyasında buna ihtiyacımız daha da fazla...
Özellikle şu krizde uykusu kaçanlara çok gerekli.
Yaklaşık üç yıl boyunca ünlü İtalyan firması Pollini için tasarımlar yapan ve ardından İtalya’nın moda Oscar’ı sayılan La Core Oscar Della Moda Ödülü’nü kazanan Rıfat Özbek, geçtiğimiz yaz Bodrum Yalıkavak Marina’da "Yastık" adını verdiği ilk mağazasını açmıştı. Bir süredir, “Yastık” mağazası ikinci şubesiyle Nişantaşı’nda. Uzun yıllardan beri toplanan kumaşlardan oluşan yastıklar, Özbek'in kendi tasarımları...
Özbek, yastıkların arkasını da önü kadar özenli kumaşlardan seçmiş.
Bir kısmı da Osmanlı saray yastık desenleri ve renkleri... Özbek, “elbiseleri mücevherlerin tamamladığı gibi, yastıkları da dekorasyonu tamamlayan ana unsur" olarak görüyor.
Tasarımlarıyla Uma Thurman ve Madonna gibi dünya starlarını giydiren Rıfat Özbek, Prenses Diana'nın modacısı olarak da tanınıyor.