BAŞBAKAN Erdoğan zaman zaman medyaya öfkeleniyor, özellikle kendi yanında görmediği basına “boykot” çağrıları yapıyor.
Peki... Bu çağrılar, Başbakan’ın amacına hizmet ediyor mu?
Merak ettim. Araştırdım.
Diğer grupların rakamlarına erişmem zor.
Ancak...
Bizim Doğan Grubu gazetelerinin “boykot” çağrıları sonrası satışlarının arttığını saptadım.
Örneğin...
Başbakan Erdoğan’ın “boykot” çağrısı yaptığı 7-14 Eylül 2008 sürecinde Doğan Grubu gazetelerinin hepsinde satışlar yükselmiş.
İlginç olan, bu tümüyle yükseliş arasında en fazla Milliyet’in satış artışı yapması...
İkinci Hürriyet, üçüncü Posta...
Posta ve Hürriyet, Türkiye’nin en çok satanları olmasına rağmen Doğan Grubu’nda, “boykot” çağrısına okuyucu tepkilerinin en fazla odaklandığı gazete Milliyet...
O halde Başbakan’ın bu çağrılarına eleştirilerimizde tiraj kaygımız yok.
Bu satış artışları ışığında asıl kaygımızın, demokraside temel taşlardan biri olan “basın özgürlüğünden” kaynaklandığı görülmelidir.
HUKUKU HUKUKA BIRAKMAK...
EMEKLİ Orgeneral Hurşit Tolon’un “delil yetersizliği” gerekçesiyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararla tahliye edilmesine “nokta” dün kondu.
Ergenekon davasının savcısı Zekeriya Öz’ün bu “tahliyeye yaptığı itiraz” reddedildi.
Bir yanda “delil niteliği olmayan” bir “şema” ve “dinleme bandı” nedeniyle Tolon’un aylarca hapiste tutulması bir soru işareti çizmişti. (Gerçi aynı mahkemenin dünkü itiraza ret kararında gerekçe farklı ama gene de kafalar karışıyor.)
Öte yandan , mahkemelerin “bizden yana” ve “bizden yana değil” eksenli “dinleme bandı” için “derin servis” kuşkuları bir diğer soru işaretini gündeme taşıyor.
Ve burada “zamanlama” da önemli...
Em. Org. Tolon’un tahliyesinden sonra bu karara savcı hemen itiraz etmiyor. Araya bir süre giriyor. O süre içinde tahliye kararını veren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi için eski Jandarma Genel Komutanı em. Org. Şener Eruygur’un eşine ait olduğu iddiasıyla internete, malum dinleme bandının servisi yapılıyor.
Banttaki ses, “13. Ağır Ceza Mahkemesi bize karşı, 12. ve 14. ise bizden” diyor.
Böylece... Savcılık tarafından itirazın yapılacağı 12. Ağır Ceza Mahkemesi odaklı bir psikolojik baskı ortamı oluşuyor.
İşte bundan sonra 12. Ağır Ceza’ya “tahliye kararı nedeniyle itiraz” ilginç bir zamanlama.
Gerçi... Savcılığın itiraz için bir çalışma ve hazırlık sürecine ihtiyacı elbette olabilir ama gene de takvim yapraklarıyla bant servisi düşündürücü.
Ellerinizi çekin
KİMSENİN ve hiçbir kurumun böyle zorlamalarla savcıları, yargıçları soru işaretlerine vitrin malzemesi yapmaya hakkı yok.
Bir hukukçu olarak savcıları ve yargıçlarıyla, hukukun hukukçulara bırakılması ve devreye giren hukuk dışı unsurların ellerini çekmeleri gerektiğine inanıyorum.
GÖLGESİZLER
HASAN Ali Toptaş’ın Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandığı “GÖLGESİZLER” sinemaya uyarlandı.
Projenin arkasında Candan Erçetin var.
İlk kez böyle bir girişimi başlattı.
Toptaş, özellikle Almanya’da çok okunan bir yazar.
Yapımcılığı Hakan Karahan üstleniyor.
Ümit Önal’ın senaryo ve yönetmenliğinde tiyatro sanatçıları ağırlıklı bir ekip oluşuyor.
Gerçekten farklı. “Zamansız ve mekânsız” diye nitelenen bir yapıtın, filme dönüşmesi gibi çok zor bir misyonu başarıyla gerçekleştiriyorlar.
Çok yerli bir öykünün ve mekânların, çok batılı bir sinema anlayışıyla güzel harmanı bu film.
Filmin müzikleri Erçetin’in...
Özellikle finalde Erçetin’in yeni albümünden söylediği “Ben Kimim” adlı şarkı, filmle örtüşerek “gizem” psikolojisini, ışıklar yandığında bile sürdürüyor.
Erçetin’in, 10 saniye göründüğü bir rolü de var.
Öngösterimini Pera Müzesi’ndeki sinema/tiyatro salonunda izledik. Filmin yanı sıra Erçetin’in ev sahipliğindeki sade zarafete ve tadımlıklarda “less is more (az çoktur)” seçimine de işaret etmeliyim.