İKTİDARIN “PKK sorununun çözümü için yeniden düğmeye basmış olması”, Cumhuriyet tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri olabilir.
Bu girişimin şansı nedir?
Masa başı yorum yerine değerli bulduğum “açık istihbarata” başvuruyorum.
Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan’ın analizini yansıtıyorum.(*)
İmralı’yla görüşmelere BDP’nin de dahil edilmesi ve “Öcalan’ın BDP üzerinden örgüte mesaj vermesi yoluyla çözüm” için zihinlerdeki sorular ve cevaplar şöyle:
DEVLETİN RESTİ
BU noktaya terör dayatmasıyla mı gelindi?
Yalçın Akdoğan’a göre “hayır...”
Aslında devlet resti çekti.
Şöyle anlatıyor:
Bu noktaya devletin yaşadığı bir acziyet veya hezimet sonucu gelinmedi. Terör örgütü 2012 yılını bir “final ve zafer yılı” ilan etmesine rağmen bir “hezimet ve hüsran yılı” olarak tamamladı.
Hem kırsalda, hem şehir merkezlerinde tüm gücüyle yüklendi ama netice alamadı.
Örgütün büyük iddialarına karşı devletin başarılı güvenlik politikalarıyla çektiği “rest” netice verdi.
2012 yılında yürütülen terörle mücadelede 149 güvenlik görevlisi şehit oldu, 445 güvenlik görevlisi yaralandı.
PKK’nın ise yurtiçi ve yurtdışındaki kaybı 900 ölü, 300 yaralı şeklindeydi.
Teslim olanlarla birlikte devredışı bırakılan PKK’lı sayısı 1450‘yi buldu.
ÖCALAN SARKACI
ÖCALAN bir süre önce “artık ben yokum” diyerek kendini devre dışı ilan etmişti.
Ne oldu da Öcalan “U” dönüşü yaptı.
Akdoğan şöyle değerlendiriyor:
Oslo sürecinin öncesinde ve sırasında Öcalan, örgütün eylem yapmasını kendisinin muhatap alınması için mutlak gereklilik olarak görüyordu.
Bir koz ve dayatma unsuru olarak eylemlilikten medet umuyordu.
Silvan saldırısından sonra gelişen süreç, ortaya yeni bir denklem çıkardı.
Öcalan, terör eylemlerinin artık kendisini muhatap haline getirmediğini, aksine kendisinin devre dışı bırakılmasına sebep olduğunu anladı.
Eylem sayesinde “görüşme” algısı, yerini eylem sebebiyle “bertaraf edilme” algısına bıraktı. Hükümet, örgütün meydan okumalarını güvenlik politikalarıyla boşa çıkardı...
Gelinen noktada Öcalan’ın terörden arınmış bir ortamın çözüm için mutlak şart olduğu anlayışına yaklaştığı izlenimi oluştu. “Silahların bırakılması” tezini bir son ve bir sonuç gibi gören yaklaşımın yerini, bir “başlangıç ve ilk adım” olarak gören bir anlayış aldı.
KANDİL VE ÖCALAN
BU noktada “peki, Kandil, Öcalan’ı dinler mi” sorusu kendini dayatıyor.
Başbakan’ın danışmanı “bunu önümüzdeki kısa sürenin göstereceği” kanısında.
Şöyle düşünüyor:
Strateji ve konsept değiştirmekte zorlanan Kandil’in Öcalan’ın çağrısına ne derece ayak uydurabileceğini zaman gösterecek. Daha geçen hafta Öcalan’ın en güvendiği isim dediğim Murat Karayılan’ın herkesin içinde istediğini bulacağı uzun röportajı yeni durumu anlamaktan çok uzaktı.
......................
Öcalan’ın rolünü zayıflatan bir görüntü veriyordu. Daha düne kadar “Öcalan’sız olmaz” diyenler, bu sefer “Kandil’siz olmaz” demeye başladılar.
“Tek muhatap, tek söz sahibi, tek görüşmeci” olarak tanımlanan Öcalan bir anda devletin etkisi altında gerçek rolünü oynaması zor olan bir aktör gibi takdim edilmeye, sürecin paydaşlarından sadece biri olarak gösterilmeye başladı.
* * *
Aslında...... Öcalan’a açıktan tavır takınmak ne BDP için, ne Kandil için mümkündür. Öcalan’a rağmen Öcalancılık yapmanın da bir sınırı vardır. İmralı görüşmeleri bu anlayışın duvara çarpmasına sebep olabilecek bir mahiyet taşımaktadır. Böyle bir yarılma, Kandil’in siyasi ve toplumsal desteğini tamamen ortadan kaldırır, silahlı kanadın da çatırdamasına sebep olur.
GÖLGE AKTÖRLER
HEPSİ bu mu?
Ya başka aktörler.
Başbakan’ın sesi de sayılabilecek danışmanı Yalçın Akdoğan’ın gözlemi şöyle:
Terör örgütünün bölgesel denklemden çıkmasını istemeyen ülkeler ve odaklar elbette Kandil’deki ve Avrupa’daki kanatlar üzerinden manipülasyonlar yapabilirler. Bu süreci sabote edebilecek iç ve dış dinamikler bulunmaktadır. Türkiye’nin bölgesel etkinliğini azaltmak isteyen veya Türkiye’nin son dönemdeki gücüne ve büyümesine ket vurmak isteyen ülkeler dış dinamikleri oluşturmaktadır. Türkiye’nin kendi iradesiyle bu sorundan kurtulması, dost-düşman birçok ülkenin hesabını bozmaktadır. İç dinamiklere bakınca, terör olgusu üzerinden siyasi iktidarı baskı altına almak ve yönlendirmek isteyen odakların olduğunu görüyoruz.
....................
4 aşamalı olduğu iddia edilen “çözüm” planında ilk adım “PKK’nın eylemsizlik açıklaması...”
Bu ilk aşama sonrasında iktidarın atacağı adımla merdivenin ikinci basamağına geçilecek.
Karşılıklı sözler tutuldukça, merdivendeki 4 basamağın tek tek çıkılması yöntemi uygulanacak.
Kanın durmasını ve demokratik çözümü isteyen hepimiz buna destek vermeliyiz.
...................
(*) Yalçın Akdoğan- “Kandil Öcalan’ı boşa düşürmemeli” - STAR - 08 Ocak 2013
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025