Mesut Yılmaz, Çankaya'ya çıkarak, Demirel'e, "Ecevit başbakanlığında CHP azınlık hükümeti" önerisini iletmiş.
Gözlemlerini, doğrudan Başbakanlığa gelerek, Bülent Ecevit'e yansıtmıştı.
Anavatan, DYP, DSP'nin 300 oyunu arkasına alan bu formül için Demirel'in havası neydi?
Ecevit, Yılmaz'dan aldığı izlenimleri, konuşmamızda şöyle yansıttı:
"Yalım Erez'in nasıl değerlendireceğine bağlıdır.
Sayın Demirel, hükümet kurma görevini ona vermiş.
Görev hala onda.
Sayın Erez zor durumda.
Sıkışmış görünüyor.
Birkaç gündür, görüşmelerine ara verdi.
Eğer, kuramayacağı kanısına varır ve görevi iade ederse, o zaman Cumhurbaşkanı Sayın Demirel, benim başbakanlığıma engel olmaz."
Kısacası...
Ecevit, umutlu görünüyordu.
Ona bu esini, Demirel ile konuşmasından sonra, Yılmaz vermişti.
Fakat...
Cumhurbaşkanlığı'na karşı nezaket gösteriyordu.
"Arkamda, 300 oyluk bir çoğunluk var.
Görevi bana vermeli" gibi bir dayatmacı tavırda olmamaya özen gösteriyordu.
Anlaşılan...
Demirel de, aynı özeni Erez'e göstermekteydi.
"Arkasına 300 oyluk Meclis çoğunluğu alan hükümet formülü oluştu.
Görevi iade edin" çağrısı yerine, bu fotoğrafı Yalım Erez'in görmesini beklemiş olabilirdi.
Tabii...
Siyasetin duyarlı hükümet hesaplarını, her an değiştirebilirdi.
Kamuoyu önünde, Demirel'in hükümeti kurmakla görevlendirdiği kişiye, bu şansı sonuna kadar kullanmak olanağını da vermesi gerekirdi.
Demirel'in deyimiyle, böylesi daha "şık" olurdu.
Üstelik...
Erez'i desteleyen duyarlı çevrelere de, nelerin olmayacağı gösterilmiş bulunurdu.
Zaten, Erez de, son günlerde bir şeylerin pişmekte olduğunun kokusunu almış ve daha önce pazartesi yapacağını açımladığı liderlerle görüşmelerini, öne almamış mıydı?
Birden gaza basmak, süratini artırmak gereğini duymamış mıydı?
İşte, şimdi o kuşkulara ve son günlere eğilelim.
Bağımsız Yalım Erez'in hükümeti kurabileceği yolunda ilk işaretler, Çankaya'dan gelmeye başlamıştı.
Demirel'in "Bu formülde güvenoyu görünüyor" yorumunu yaptığı, siyaset kulislerine üflenmekteydi.
CHP'nin de, - koşullu olarak - Erez hükümetinde yer almayı kabul etme eğilimi, gereğinden fazla pembe boya kullanılmış Ankara tablosu çiziyordu.
İşte o günlerde, DYP kurmayları, Anavatan'dan yakınlarıyla dirsek teması kurmaya başladılar.
Erez'in siyaseti yörüngesinden saptırabileceği yolunda kuşkular fısıldanıyordu.
Kuşkuların, fısıltıların genel çizgileri şöyleydi:
"- Erez başbakanlığında bir hükümet, siyasi partileri ve liderleri, zaman içinde geri plana itebilir.
- Hem DYP hem Anavatan liderlerini saf dışı bırakacak bazı senaryolar uygulanabilir.
Erez, ılımlı sağda, DYP ve Anavatan'ın liderliğine oynuyor olabilir.
- Şu ya da bu hukuki formülle, Meclis kararı gerekmeksizin, seçimler, 18 Nisan'dan sonraya ertelenebilir.
- Demirel, Yarı Başkanlık Sistemi'ni öngören bir Anayasa değişikliğine, Yalım Erez ile daha rahat gidebilir.
- Demirel'in, neden başkasını değil de, Erez'i seçtiğinin arkasındaki ittifak, iyi görünmelidir."
İşte bütün bu fısıltılar, Anavatan ve DYP'de bir yaklaşma sağladı.
Elbette...
Bu iddiaların ne doğruluğunun kanıtı vardır... Ne de yanlışlığının...
Ama...
Siyaseti kanıtlar değil, siyasi parti liderlerinin sezileri, yönlendirir.
İşte bu dirsek temasları sırasında, DYP karargahından Ecevit'in daha önce Çiller'e önerdiği formül, yeniden güncel hale getirildi.
Yani...
Yılmaz'ın da kabul ettiği, "Ecevit başbakanlığında, DSP azınlık hükümetinin kurulması."
DYP, tek koşul öne sürüyordu:
"18 Nisan'da kesinlikle seçim."
Ecevit'in nabzı tutuldu.
Cevap olumluydu.
Dün yapılanlar, aslında geçen haftanın sonlarına doğru gerçekleşecekti.
Siyaset kulislerine göre, Yılmaz "yılbaşı ve tatil sonrasının beklenmesini" tercih etmiş.
Ama...
Dikkatli gözlerden, herhalde Yılmaz'ın medyaya yansıyan "Erez hükümetinin kuruluşu, güç görünüyor" söylemi kaçmamış olmalıdır.
Yılmaz, böylece işareti vermişti.
Bununla beraber, gene de "baskın" yöntemi uygulandı.
Çiller'in liderlerle ani görüşmeler turu... Ecevit'in azınlık hükümetini önermesi... Yılmaz'ın bu öneriye arka çıkması... Ecevit'in "Zaten daha önce de biz bunu önermiştik. Geç kalınmış değildir" sözleri, siyaset mahşerinin 3 atlısından baskındı.
Bakınız, kimler bir araya geliyor?
Siyasette ebedi düşmanlıklar yok, esen rüzgarlarla değişen ortak yararlar vardır.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr