Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

8 Aralık 2003 Güney Kıbrıs Hilton Oteli... İktidar partisi AKELin politbüro üyesi, en güçlü 3 adamından biri parlamento sözcüsü Katsurides ile konuşuyoruz. "Sağcı bir Rum yerine, Türk başkanı tercih ederim" diyor. (9 Aralık 2003te fotoğraf bu köşede yayımlanmıştı). - Rusyadan SAM - 300 füzelerine destek vermişti.Yani... AKELin, barış için el uzatırken, ansızın arkadan dolanıp puan almak gibi bir huyu (huysuzluğu) olduğu söylenebilir. Makarios döneminde "Enosis" yanlısıydı. - 1960ta Rum ve Türk tarafları arasında Birleşik Kıbrıs Devleti kurulması sürecinde, AKEL Partisi de "hayır" tavrı almıştı. Ama...Bizim de galiba, söylemleri işimize geldiği gibi algılamak "arızamız" var.Konuşmalardan, karbonatlanmış beklentiler üretiyoruz.Ben de tanığıyım.Anlatayım:Daha KKTC seçimleri yapılmamıştı.Güney Kıbrıs Hiltonun giriş katındaki salonda, AKELin parlamento sözcüsü, partinin politbüro üyesi ve en güçlü üç adamından biri olan Katsurides ile söyleşiyorduk.Söylediklerini 9 Aralık 2003te, bu köşede şöyle yansıtmışım:".... önümüzdeki pazar seçim kazanır da görüşmeci olursa, CTP Başkanı Talatla ya da onun gibi çözüm isteyenlerle görüşülür. Annan Planı üzerinde iki tarafın istedikleri değişiklikler tartışılır. Ortak formüller oluşur. Birleşik devlet kurulur. Böyle bir süreçte başkanın Türk olmasını, buna inanmayan sağcı Ruma tercih ederim elbette."Bu söylem, bizim "abartı arızamızla" yorumlandığında, AKELin referandumda "EVET" oyları, çantada keklik görünür.Öyle ya adam, "Başkan olarak sağcı Ruma bir Türkü tercih ederim" dememiş mi? Bir tanık Oysa...Sözlerinin devamını da yansıtmışım aynı yazıda.Sormuşum:"Annan Planı üzerinden mi?"İşte cevabı:"Evet ama aynen değil. Annan Planının felsefesi korunarak, değişiklik istekleri karşılıklı masaya konur. Uzlaşmalar olur. Sonra da bu üzerinde uzlaştığımız metni, BMye, Yunanistana, Türkiyeye, İngiltereye götürür, uzlaştık. İşte anlaşma. Referanduma koyalım deriz."Adam açık açık söylemiş."1 - Önce taraflar değişiklik isteklerini masaya koyarlar.2- Anlaşırlar.3- Anlaştıkları bu metni, garantör devletlere ve BMye gösterirler.4- Referandumla halklarına sunarlar."Bakınız...Bu koşullardan sadece birincisi gerçekleşmiş.Diğer 3ü yok.AKEL de buna rağmen "referandumda - HAYIR - deriz" tavrını koymuyor."Erteleme" istiyor. Üstelik bu kararı, Polit Büroya rağmen Merkez Komite vermiş. Küçük Kurultaydan geçmeme olasılığı yok değil. Fotoğrafın diğer yarısı Yani Denktaş, İsviçre toplantısı öncesinde, "Rumların anlaşmaya niyetleri yok" derken "doğru teşhiste" bulunmuş ama toplantıya gitmeyerek "yanlış tedavi" uygulamıştır.Türk tarafı da gitmeseydi, masada sadece Rumlar görünecekti ve Türkler - gene - "uzlaşmaz" ilan edilecekti.Şimdi Rumlar "uzlaşmaz" konumunun kıyısında yürüyorlar.Denktaş da gitmiş olsaydı, Rum kesiminin ağzında "zaten Türklerin başkanı da görüşmeye gelmedi" gibi bir gerekçe olamazdı.KKTCde referandum mutlaka yapılmalıdır. Böylece BM çözümünü kabul eden KKTCye artık ambargo cezası için hiçbir gerekçe kalmaz.Türkiye de ABden tam üyelik tarihi almak için önemli bir dönemeci geçmiş sayılabilir.Çetin Altanın deyimiyle enseyi karartmayalım. g.civaoglu@milliyet.com.tr Denktaş haklı mı?